https://illekitap.blogspot.com/2019/12/k-kubra-berk-mavi-gece.html
Ve bir Türk yazarın yorumuyla karşınızdayım. Her ne kadar okumayacağım desem de arka kapak yazıları ilgimi çeken her Türk yazara şans verme gibi bir huyum var çünkü bazen cidden güzel şeyler çıkıyor ortaya.
K. Kübra Berk'in yayınlanan ilk kitabı Mavi Gece, genç yetişkin okur kitlesine hitap eden sohbetlerle gülümseten, aile acısıyla hüzünlendiren, zaman zaman kötü çocuk iyi kız havasına bürünse de bazı detaylarıyla okuru kendine bağlayan ve nefes kesen sahneleriyle güzel bir kurgu okurun karşısına koymuş. Sıkılmıyorsunuz, kitap su gibi akıyor. Hatta kitabın sonundaki özle bölümler de tam yüz gülümsetmelik 32 diş sırıtmalık bölümler. Hani hikaye biterde keşke mutlu sonlarını daha fazla okusaydık dediğimiz noktaya el atmış yazar ve özel bölümler yazmış. O kısımları okumak çok güzeldi.
Kitabın kısaca konusuna gelirsek; Gece, babasının ölümünü atlatamamış annesi ve üvey babası tarafından bir arkadaşlarının evine gönderilen genç kızımız. Evin asi oğlu Emir ile tesadüfi karşılaşmasından sonra Emir'in gizli işlerini fark edip de peşine düştüğünde başına açtığı belaların farkına çok sonradan varıyor. Emir, yeraltı dünyasında bir kafes dövüşçüsüyken Gece bunu fark ettiğinde her ne kadar dehşete düşse de Emir için endişelenmeden duramıyor. Emir ise Gece yer altından uzak tutmayı amaçlıyor çünkü oranın acımasızlığı Gece için bir yıkım olabilir ki kitabın ilerleyen sayfalarında görüyoruz ki sarsıcı bir etki de yaratıyor Gece üzerinde.
Kitap Gece ve Emir'in aşkına, arkadaşlığına değinirken birbirlerine ait sırları keşfetmeleri, kötülüklerle baş etmeleri ve her şeye rağmen beraber olabilmelerini de anlatıyor.
Aslında kötü çocuk iyi kız benzetmesi biraz uygun da olmamış olabilir. Emir'in yer altındaki hayatı biraz kötü çocuk havası verse de aslında Emir iyi bir çocuk sadece içindeki kötülüğü, isyankarlığı ve belki de öfkeyi orada boşaltıyor.
Gece ise... valla iyi desen değil kötü desen değil bilemedim nasıl bir kız değil. Emin olduğum bir şey var ki o da Emir'in başını okkalı belaya soktuğu.
Kitabın bence en güzel sayfaları yeraltının anlatıldığı sayfalardı. Bilinmezlik heyecanlandırdı beni. En nefes kesen de köstebek ile olan görüşme muhabbetleriydi. O son dövüş ve sonrasındaki köstebek detayları...
Kitaba dair eleştirebileceğim kısımlardan birincisi yeraltı dünyasının geçmişine dair bence daha sağlam ve net bilgiler verilebilirdi gibi. Sanki o kısımlar biraz havada kalmış gibi geldi. İkincisi ise Gece'nin kendi içerisindeki o çelişkiler, ağlamalar, annesine nefret etmesi ama sevmesi konusundaki bilinmezliği... Allah'ım Gece yanımda olsaydı suratına bir tane vurur kendine gel be derdim sanırım. Sinir bozucu bazı ruh halleri vardı.
Merak ettiğim kısımlardan biri de üvey babaya ne oldu? O kısmı ben mi hatırlamıyorum yolda okurken atladım ya da ona dair detay verilmemiş miydi? Emin olamadım. Bilen lütfen yazsın :)
Kitabı genel anlamda sevdim. Okurken yormuyor, akıyor, sıkmıyor. Dediğim gibi yeraltını anlatan sayfalar çok güzeldi. Diğer sayfalarda da arkadaşlıklar, ilişkiler güzeldi. Bir iki küçük eksiklik olsa da genelinde güzeldi.
Keyifli okunacak, sizi sıkmayacak, yormayacak ama kafanızı dağıtacak bir kitap arıyorsanız bence deneyin derim :)
Yeraltı ile ilgili bilgilerin eksikliğine ve gecenin sürekli ağlak hallerinin sinir bozuculuğuna kesinlikle katılıyorum :)