Modern insan, ilk ölümünü ona çizilen ölçülerde bir tabutun içinde sürdürdüğü hayata başlamasıyla yaşar aslında. Yaşadığı ölümden kaynaklanan kokuşmuş bir et yığınından farksız beden içinde günlük rutininde sabah kalkıp ayna karşısında biraz zaman geçirip olabildiğince hızlı bir kahvaltı ve duşun ardından alelacele işe koşar. Ancak aynaya yansıyan görüntüsünde görür kişiliğini, gerçekten kim olduğunu ya da ertesi sabah unutacağı rüyasında. Diğer insanların ona garip bakışları altında, ne olduğunu anlamadığı ki düşünse bile hatırlayamayacağı olayları yaşayarak, birinin gelip onu kurtaracağı ikinci ölümünü bekler, madden ölümünü. İlk ölümden daha az korkutucudur bu esasında. Çünkü diğerlerinin olmadığı bir yaşamdır bir bakıma bu.
Tüm hikâyeleri bir araya gelince tüm bu düşünceler çıkıyor ortaya. Marquez’in yaşamını bilenlerin, karşılaştığı şeyleri tüm insanlığın bir problemi olarak görünen bu hikâyelerle anlattığını fark edecektir.