İlk kitap Mekanik Melek'i bitirdikten sonra dudak büktüğümü çok iyi hatırlıyorum. Belki tam doyum alamamıştım kitaptan belki de beklentilerimi çok yüksek tutmuştum. Gelgelelim Mekanik Prens'e~ Ne diyebilirim ki, "kapak modeli" dışında kusursuzdu~!
O soğuk, kendini beğenmiş hallerinin altında asıl Will'i saklamak zorunda kalan bu siyah saçlı, menekşe mavisi gözlere sahip çocuğa (maalesef ki hala 17 yaşında :( ) bir kez daha aşık oldum ben. Bilmem anladınız mı ama Will'imizin tüm sırları dökülüyor bu kitapta. :)
Bir tarafta, o çatı katındaki yakınlaşmaları sonucu kalbini çalması ve anında parçalayıp geri vermesine rağmen aklından çıkaramadığı Will, diğer tarafta tüm masumiyetiyle ona kalbini açan Jem arasında kalan ve kitapta da kendi ağzından geçtiği gibi, kalbini ikiye bölmek zorunda kalan Tessa'mızın halleri... ya da Will'in halleri mi desem? :(
Bu üçü dışında yazar yan karakterlerden bazılarının üzerinde de durmuş. Ayrıca yepyeni karakterlerle de tanıştırıyor bizi ki biri kitabın son sahnesinde pat diye karşımıza çıkıyor. Bu da gelecek kitapta baskın karakterlerden biri olacağının kanıtıdır bence.
Söylemeden edemeyeceğim, en favori sahnem kitabın Maskeli Balo bölümünde geçiyor. :) Ayrıca Jem'in ağzından dökülen çok güzel bir alıntıdan bir parça paylaşmak istiyorum :'(
"...Sana hayatımı önerebilirim ama çok az zamanım kaldı. Sana kalbimi önerebilirim ama daha kaç kez atacağını bilmiyorum. Yine de seni o kadar çok seviyorum ki hayatımın geri kalanını -ne kadarsa- seninle birlikte geçirerek mutlu olmayı istemekle sergilediğim bencilliği umursamamanı umuyorum..."
Kitap hakkında bahsedilecek daha bir sürü şey var ama spoiler'a girer ve olur da bu yorumu görmüş ve kitabı okuyacak olan arkadaşın şevkini kırmak istemem doğrusu.
Kısacası ben çok büyük bir keyifle okudum, tıka basa doydum. :) Kitabı okumayı düşünenler daha fazla zaman kaybetmesin, seriye henüz el atmayanlar da bir kez daha düşünsün diyorum.