Öncelikle çocuk kitabı. Büyükler filan okusun tamam da yine de çocuk kitabı, ama çok güzel bir çocuk kitabı. Okurken yer yer çok sıkıldım, yine de değindiği muazzam noktaların ve değinme şeklinin hatırına yok sayabilirim o sıkıcı kısımları. Neydi mesela sıkıcı gelen? Momo, Hora Usta' nın evine gidiyor, burada zaman çiçeğini görüyor filan. Bir sayfada geçilecek bir şey ama zamanın ne kadar değerli ve önemli bir şey olduğunu anlatmak için anlamsız, gereksiz tasvirler okumaya başlıyoruz. Şöyle güzel çiçek, böyle güzel çiçek vs. vs. Ya tamam değerli işte anladık! Hikaye ve karakterler benim çok umrumda değiller, benim için Momo hayranlık duyulacak biri filan değil zira fazlasıyla gerçeküstü ama kitapta hayranlık duyulacak müthiş yerler var tabii.
Her şey bir yana distopya kabul edilebilecek öğelere sahip kitap. Hani bir 1984 kadar yoğun olmasa da yer yer muazzam bir modern zaman/düzen eleştirisi var kitapta. Zaten bana tavsiye eden İbrahim Abi de bu yüzden tavsiye etmişti. Duman Adamlar! Kim onlar? Aslında her şey. Facebook mesela, twitter mesela... Sosyalleşmek adı altında aslında senin arkadaşlarına ayıracağın zamanını, senin gerçek yaşamını çalıp da seni bir sanallığa mahkum eden her şey bir duman adam. Yorumlarda bir kişi kapitalizm eleştirisine, Serap Hanım da modern zaman insanının hız tutkusuna değinmiş. Benzer şeyleri tekrar etmeden iki yoruma da katıldığımı belirtip geçiyorum buraları. Sadece şunu söyleyeyim; İstanbul' da insanlar metro beklerken bile aceleyle bekliyorlar. O nasıl oluyor demeyin, bakın anlarsınız. Hiçbir şey yapmıyorlar, sadece bekliyorlar ama o sırada bile telaşlılar; sakin olamıyorlar bir türlü. İşte duman adamlar da bize bunu yapıyor. Bana yapıyorlar yani de sizi bilemem; ben mesela, cumartesi akşamı evde olduğumda bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi geliyor, kendimi dışarı atmak istiyorum. Yok öyle barda hatunla tanışmak için filan değil, yani olsa güzel olur da ben asosyal biriyimdir, bara gider sote bir yere geçer müzik dinler, içerim, bazen kitap okurum filan. Cidden lan ben barda da okuyorum. Ama yine merak etmeyin, kızlar etkilensin diye okumuyorum. Yani yine etkilenseler güzel olur da daha bir kez bize bir kız ''aaaa kiap okuyan erkek, çok tatlı yerim'' demedi, Keşke deseydi, ama demedi, Neyse Momo diyorduk...
Kitabın modern zaman insanına, yaşayışına yaptığı eleştiriler muazzam; bunu seneler önceden bu kadar net görebilen yazarın ileri görüşlülüğü muazzam, gönül istiyor ki biraz daha bilimsel temalı bir 'zaman' romanı olsaydı lakin Hawking bile zamanı anlatabilmek için kitap yazdığında pek anlaşılır olamazken, sürükleyici bir kurgunun içerisinde modern zamanların eleştirisini yapıp da bir de bunu sağlam bir bilimsel zemine oturtmanın yapılabilirliği olsa ben yapar ve alınmadık ödül de bırakmazdım, çok net.
Ben demiştim ki bir süre önce yazdığım bir yazıda; ''yalnızlık, seçilebilir olduğu sürece sevilen, mecbur kalınıldığı sürece ise nefret edilen bir durumdur.'' Hani 'yalnızlık da yalnızlık, huzur da huzur'' diyorsunuz ya arada, alın size yalnız bir Momo... Geberiyor yalnızlıktan, hiç de mutlu olmuyor, aksine birilerine ihtiyaç duyuyor ve Duman Adamlara pazarlık moduna giriyor. Git filme, Cast Away... Tom Hanks adada yalnızken, bir topa kaş göz çizip onunla konuşuyor. Kolay mı lan öyle yalnızlık. Kimin sözü bilmiyorum da yalnızlığı beceremediğimiz için acı çekmeye mahkumuz gibi bir şey demiş bir abi. Dünyada tek kalan ve gitar benim yaşam biçimim diyen bir gitarist, dünyada tek kalırsa bir gitar değil de bir insan dilerdi mesela, çok net. O yüzden bu yalnızlık romantikliğine de bir son versin artık insanoğlu. İnanın bu devirde bile yalnızlıktan kolay şey yok aslında. Ama sizler yalnızlığı, popülariteye giden yolda bir araç olarak kullanıyorsunuz. Twitterdan yalnızlık ve huzur yazınca sonuç şu oluyor; ya yalnız değilsin, ya huzurlu değilsin. Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. Momo da yalnız olmuyor, olamıyor. Olamadığı için kahramanlığa soyunuyor. Bu uzun paragrafı sadece size sitem olsun diye yazmadım, kitapla çok alakalı aslında bu yazdıklarım. Kitap diyor ki; Modern dünya düzeni sizi sürekli bir karmaşanın, kalabalığın içerisine çekiyor olsa da aslında gün be gün yalnızlaştırıyor sizi. Sizin yalnızlık ve huzur demenize hiç gerek yok o yüzden, bu sistem içinde zaten yalnızsınız çünkü. Kalabalık içindeki yalnızlık klişesi buraya cuk diye oturuyor mesela.
Bu arada, kitapta Duman Adamla berberin arasında geçen diyalog kitabın özü bir bakıma, rakamları es geçerek orayı dikkatlice bir okuyun derim.
Genel bir iki şeyle bitireyim; vermek istediği mesajı çok net şekilde veren, bu kadar net bir mesaj kaygısına rağmen -gereksiz tasvirleri saymazsam- sürükleyici hikayesi sayesinde sizi içine çekerek kendini rahat rahat okutan bir kitap. Muhtemelen bundan 3-4 sene önce okusam hayatımın en iyi kitaplarından biri filan derdim ama bana farkında olmadığım pek de bir şey vermedi kitap. Yine de iyi kitap, sevdim.