Bu hafta çok güzel bir kitap okudum. Kitabı tamamen yanlışlıkla aldım aslında istediğim Kristin Higgins’ın kitaplarıydı. Nasıl karıştırdığımı anlamadığım bir nedenden dolayı kitap elime geçti. Okuyayımda hemen çıksın aradan dedim. Başlarken tamamen ümitsiz başladım ama bitirirken kitabı sıkıca kucaklayarak koydum kitaplığıma.
Uzun zamandır böyle naif bir kitap okumamıştım. Karakterler o kadar güzeldi ki bir ara onları bile kucaklamak istedim. Çok zor şartlarda büyümüşler ama yinede o kadar güzel yetiştirmişler ki kendilerini hayran kalmamak elde değil.
Her şey Elly’nin gazeteye koca ilanı vermesi ile başlıyor. Will bir katil olduğu için son işinden atıldığı zaman iş ilanını görüp Elly’nin kapısını çalıyor. İyi ki çalmış o kapıyı. Böylece kitap başlıyor ve Will’in savaşa gitmesiyle devam ediyor. Mutlu son ile bitiyor kitap okumak isteyenlere de not düşeyim.
#alıntı
Kapılı yatak odası kapısının önünde duraksayıp bir yere odaklanmayan gözlerle Will'i izleyen bebeği dikkatle süzdü. Bebek hareketsiz, sessiz bir şekilde uzanıyordu; yumrukları gül goncası şeklinde kapanmıştı ve saçları örümcek ağı kadar inceydi. Will, kendi gözlerini kapattı ve onu alnından öptü. Dünyada ki her şeyden daha güzel kokuyordu. Cızırdayan pastırmadan, yeni pişmiş ekmekten, hatta temiz havadan bile daha güzel.
“Ne nadide bir şeysin,” diye fısıldadı Will ve kalbinin gözlerini acıtacak kadar beklenmedik bir sevgiyle dolduğunu hisseti.