Rus Cariye

10 puan

Bu kitap, Rus devriminden sonra ülkesini zor şartlar altında terk etmek zorunda kalan ve toplama kamplarına düşmekten son anda ama kayıp vermeden kurtulmayı başaramayan bir ailenin Çin'e sığınıp kendi başlarına bir hayat kurma süreçlerini, o hayatı sürdürebilmelerini ve bununla birlikte hem Rusya hem Çin hem de İngiltere kültürlerine göz atma fırsatı sunuyor.
Kalın kitapları okumayı seviyorum, çünkü bize ince kitaplara nispeten daha detaycı ve derin bir dünyanın kapılarını aralayıp, karakterleri daha çok benimsememize yardımcı oluyor. Kitabı okurken tek bir kitap olduğunu düşünmüştüm, çünkü yazarın Türkçe'ye çevrilmiş başka bir kitabı yoktu. Ancak kitabın sonlarına doğru hikayenin bazı yerlerde yarım kaldığını fark edince araştırıp, Türkçe'ye çevrilmemiş devam kitabı olduğunu öğrendim. Umarım en kısa zamanda bu çeviri yapılır, çünkü bu kitap o kadar iyi ki devamını mutlaka okumak istiyorum.
Kitabın yarısına geldiğimde karakterleri bir türlü sevemediğimden dolayı okumakta zorlandığımı fark ettim ama bu tam da o andan sonra biraz farklılık göstermeye başladı. Kitap o kadar ilginçleşti ki elimden bırakmak mümkün dahi olmadı. İlk başlarda karakterler arasında yeterince duygu barınmadığını ya da yazarın bu duyguları tam hissettiremediğini düşünmüştüm ama kitap bitince bu fikrimin de değişmiş olduğunu fark ettim. Her ne kadar ne zaman olduğunun ayrımına varamasam da.
Yazar tüm bu kültür, din, yaşantı birikiminin aktarımı sırasında bize iki kültür arasında yaşanması imkansız gibi gözüken iki aşk hikayesi anlattı.
Kitap da hiç beklemediğim şekilde şiddet içeren sahneler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Gerçekten rahatsız edici ve başıma geldiğini düşünmenin bile acı verici olduğunu söyleyebilirim.
Bir ideal peşinde koşan insanların hikayesi.
Kitap okumayı gerçekten seven insanlara kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap.


Birkaç Alıntı;

"Şiddet çözüm değildir. Bizim geleceğe ait tek umudumuz, bir insanın başka bir ten rengine sahip olmasının ya da başka bir dili konuşmasının, onu bizim düşmanımız yapmayacağını çocuklarımıza öğretebilmek." SF/91

"Bence bu aşk denen şeyin son derece yıkıcı bir tabiatı var. Bir insana, bir ideale ya da bir ülkeye duyulan aşk; hepsi aynı. Bir anda her şeyi yok edip yakıp yıkabiliyor." SF/324

"Ah, çok şanslısın. Annenle evlendiği zaman, şimdiye kadar hayalini kurduğun her şeye sahip olmanı sağlayacak. Bir ev, güzel giysiler, tatiller ve daha birçok şeye kavuşacaksın." Sonra gülerek arkadaşının kaburgalarını hafifçe dürttü. "Tabii tüm bu kavuşacağın şeylerin içinde yeni bir okul forması da var. Kesinlikle yeni bir formaya ihtiyacın var, Lyd."
"Bu saydığın şeylere ihtiyacım yok benim," diye karşılık verdi Lydia. "Güce sahip olan insanlar, senin bunlar olmadan mutlu olamayacağını sağlıyor." SF/420

Birine aşık olmak, insanın kalbini dışarıya açarak her türlü tehlikeye karşı savunmasız bırakıyordu; kötü niyetli kargalar, acımasız gagalarıyla onu parçalamaya geldiklerinde yumuşacık ve çaresiz atan bir kalple karşılaşıyorlardı. Aşk, insanı yumuşak karnını açıkta bırakarak sırtüstü uyuyan bir kedi kadar savunmasız bırakıyordu. SF/680

Şimdi artık, hiç kimsenin tek başına hayatta kalmasının mümkün olmadığını gayet iyi anlamıştı. İnsanın hayatına bir şekilde dahil olan herkes, küçük de olsa bir dalga etkisi bırakıyordu. Kişi o anda fark etmese de, bu dalgaların hepsi birbiriyle bağlantılıydı. SF/760

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »