Turuncu saçlarıyla tamamen aykırı bir portre çizerken aynı zamanda zekası ve üstün anlama yeteneği ile akranlarından bir adım önde olduğunu çok geçmeden hissettiren bir karakter Kvothe.
İlk sayfalarla beraber kendine çeken bir tarafı mevcut kitabın. Olağandışı hikayesiyle , içerisinde barındırdığı gizemlerle ve hikayenin bütünlüğüne hiç de olumsuz etki etmeyen bu sırlar okuyucuyu yani bizi yada beni inanılmaz bir şekilde bağlıyor kitaba.
İlk günün hikayesiyle bitirilen kitap da , asıl olayların ikinci ve üçüncü kitapta gerçekleştiğini zaman geçmeden anlıyorsunuz.
Aynı zamanda yazar o kadar ince bir iş dokumuş ki ; karakter birden büyüyüp arada kayıp bir zaman dilimi yaşatmıyor. Karakterin olgunlaşma evresi sindirilerek gerçekleşiyor ve bizde onunla beraber tüm duyguları yaşayıp , onunla beraber olgunlaşıyoruz.
Bu kitapta tuhaf bir duyguya da yakalandım. Kvothe'nin şarkısını her çaldığı ve söylediği sahnede sanki bende dinliyordum. Okumaktan çıkıp , şarkıyı kendi hayal gücümle oluşturmaya başlamıştım. Bence Rothfuss bir kitap yazmamış ; tam aksine bir şarkı bestelemiş.
En çok hoşuma giden repliklerden birini de burada paylaşmak isterim ;
+Bir soru sorabilir miyim, Bast?
-Daima, Reshi.
+Kaygı verici bir soru?
-Zaten sormaya değer sorular hep öyledir.
Birinci kitabı bitirdiğimde , üçüncü kitap çıkmadan ikinciyi okuma yasağı koydum kendime. İyi okumalar herkese.