Yüzümde garip bir tebessümle okudum kitabı, iyi kötü cemaatin yapısını bilen insanlarda sanırım tuhaf bir his bırakıyor. Kurgusu oldukça ilginç, üniversite yıllarında cemaate katılan Murat ve Ahmet etkileşimi gerçekçiydi. Roman, dört karakter etrafında şekillense de cemaaten insan manzaraları sunuyor. Ahmet'in ölümünden etkilenen Murat'ın kendini arayış yolculuğunda, geçmişe dönüşlerle hizmetle tanıştırmaya çalışıyor sizi. Geçmişte Murat'la Ahmet'in yaşadığı gelgitler günümüzde Yusufçuk'la şekil buluyor.
Genel olarak eksikliklerine rağmen kitabı beğendim, ama karakterler biraz sığ kalmış, Ahmet'in derinliklerine çok inemedim mesela. Hikayeler, hikayeler arasındaki geçişlerde devamlılık sorunu karakterleri oturmama engel olan nedenlerden birisi... Konu bütünlüğü bulamadım. Diğeri ise cemaatin içinde kendimi fazla bulamamam, özellikle Murat ve Ahmet'in arayışının gerekçelerine, kafalarındaki sorunlara ve sorulara tam giremedim, her ne kadar cemaate eleştirel ve sosyal bir bakış ile yazılmaya çalışılsa da içeriği tam dolmamış. Etrafımızdaki her insanın Cemaat üyesi olabileceği hissini karşılaşmalarla iyi yansıtmış yazar.
Bazı noktalarda gereksiz uzun anlatımlar var. Ne başarılı diyebilirim, ne de başarısız.