Okurken çok sıkıldım.. Yazar macera aşk konularını kitaba konu etmeye çalışmış ama başaramamış bence. Georgie ve luke'un birbirlerine aşık olduğunu anlamadım. Kitap boyunca hep mesafelilerdi. Nasıl bir ilişkiydi anlamadı. Georgie'nin kuşlara karşı olan koruyucu tavrına o kadar çok yer vermiş ki bir ara kuşlarla ilgili belgesel kitap okuyorum sandım. Onun dışında gizemli bir soyguncu var comer. Ama bu halk kahramanı olmuş insanların gözünde. Onun sırrını da kitabın ortasında anlıyorsunuz... malesef tavsiye edebileceğim bir kitap değildi.
Kitapta hoşuma giden tek yer Luke'un Georgie'e ettiği evlenme teklifiydi. :)
Luke “Düşünüyordum.”
Georgie adama döndü. “Evet?”
“Şey, merak ediyordum da... Demek istediğim...”
Adam tek kelime daha etmeyince Georgie yüzünde tuhaf bir ifadeyle
ona baktı. “Neyi merak ediyordun?”
Adam yakasını çekiştirdi. “Ben, ımm, merak ediyordum da... Acaba
benim ortağım olmak ister misin?”
Georgie kaşlarını kaldırdı. “Neden ateş etmeyi beceremeyen ve seni
akbabalara yem yapmak isteyeceğin kadar çıldırtan bir ortak isteyesin ki?”
Arkada oturan adamlar sessizleştiler.
Luke alnını ovuşturdu. Duane kıs kıs gülerek öne doğru eğildi. “O tür bir ortaktan
bahsettiğini sanmıyorum, Bayan Georgie.”
“Oh.” Kadının ağzı açık kaldı. “Sen ne tür bir ortaktan bahsediyorsun?”
Luke çenesinin altını sıvazladı. “Kardinal kuşlarının ki gibi?”
Kadının midesinde küçük bir heyecan tohumu kıpırdanmaya başladı.
“Kardinal kuşları tek eşlidirler.”
Luke’un kadına bakan gözlerinde derin bir ifade vardı. “Evet.”
Georgie arabayı durdurdu. “Bana evlenme mi teklif ediyorsun
Lucious? Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, arabanın arkasında bir sürü
adam varken?” :D :D