Sana Soyundum (Crossfire, #1)

6 puan

Daha önce Grey'i okurken objektif başladım demiştim. Bu sefer değildim. Okuyanların büyük bölümü Grey'e 10 basar dediler diye aklım çelindi. Ve sonuna kadar haklılar. Cross, Grey'i döver. Sadece bu kadarla da kalır.

Çok seks sahnesi falan vardı diye şuursuz haraketler yapmayacağım. Her ne kadar merak etsem de kitabın içeriğini bilmeyecek kadar kendimi kaybetmedim. O yüzden o kısmı ayrı tutarak değerlendirdim ve genel olarak eh işte diyorum. Day sayesinde bu türle değil yazanla sorunum olduğunu anladım.

Öncelikle, konu yavan kabul etmek gerekir. Ama derine indikçe güzel şeyler de çıktı. Hatta çok iyi kullanılabilecek şeylermiş diye düşündüm. Kullanılmaması yazık olmuş. Onun yerine anlayamadığım hareketler, saçma konuşmalar, kıskançlıklar, çekip gitmeler vardı. Yani bir kitap oluşması için ne yazsam diye düşünmüş de en sonunda pes edip gelişine vurmuş gibi.

Eva'yı beğendim, en azından Ana gibi mıymıntı bir karakter değil. Ne istediğini biliyor, kabul ediyor. Yapıp yapıp vah namus gitti elden, izzeti nefsimi kaybettim diye ağlanmıyor. Bir şey yapıyorsan sonucu kabul ediyorsundur.

Ama şu da var ki, bir bayan karakter için fazla ağzı bozuk. Hadi Cross efendi öyle, sen bari biraz ağzını topla kızım. Yine de çoğu yerde hadi bastır Eva dedim mi, dedim.

Erotik kitaplarda seks sahnesinin olması tamam ama argo olmak zorunda mı çok merak ediyorum. Hah diyorum çok güzel bir diyalog, ilerliyor pat yine argoya geçiyoruz. Hayır anlamadığım illa d.zmek zorunda mısın, sevişsen sadece olmuyor mu?

Bir de her haltı seksle çözme meselesi var. Yahu o yaşta neler yaşamışsın başına mı vurdu. Benim bildiğim daha içine kapanık falan olur hatta derim artık çık şu ruh halinden bak geçmiş gitmiş. Ama nerede? Hayvanlar gibi her şeyi koklaşa koklaşa hallediyorlar. İlişkiler böyle yüzeysel olmak zorunda mı? Ne zaman sıcak ve gerçek bir iletişim başlasa orada kesmiş yazar. Mesela elbisesi için atışmaları. Ne kadar sıcak ve sevimliydi. Sonra yok senin d.zülmeye ihtiyacın var yok şaplağı yersin. Böyle olmamalı bence. Erotiklik çıtayı düşürmeyi gerektirmemeli. Hatta şu sevişme sahnelerinden sonra bir ara aklıma şu şarkı geldi.
1-2-3-4 tamam, daha da katlanamam.

Hele ikinci yarıda iyice sıktılar. Sürekli seni kaybedemem hop yatağa, sensiz olamam hop yatağa, sana çok bağlandım yine yatağa. Yani anladık seviyorsunuz işte ne sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsunuz. Felaket tellalı gibiler, zaten olmadık yere kavga çıkartıyorlar anlamadım zorları ne? Teşekkür kısmında Sana Soyundum'un ilk yarısını okuyup bayıldığını söyleyen Tera Kleinfelter'a ithaf yaparken anlaşılıyor zaten olay. Kadıncağız okuyamadı herhalde kalanını.

Çeviri de evlere şenlik. Çok rahatsız etmedi ama ben, sen, o, biz, siz, onlar zamire boğuldum yaw. Devrik cümleler de bonusuydu.

Bir de sanırım anlatım tek taraflı olmasa biraz daha yüksek not alırdı. Kadının olduğu kadar erkeğin de gözünden görmek, duygu değişimlerini, neden etkilendiğini görmek isterdim. Yine de bam telimden vuran bir şey de vardı. Cross'un Meleğim demesi. Bu kelimeye zaafım var sanıyorum :D

Sonuç olarak şu argo dil olmasa ve azıcık daha duygusal olsa sevebileceğim bir tür bile olabilirdi. Nihayetinde o sahneleri atlamak kolay ama o cümlelerin yarattığı etkiyi silmek zor. Bu türün raconu buysa maalesef sevemeyeceğim. Vakit kaybı değildi ama okumazsam da çok şey kaybetmezmişim, özellikle bekleyen onca kitap varken zamanımı daha faydalı işlere harcayabilirmişim. Sanırım ikinci kitabı okumayıp okuyanlardan özet isteyeceğim.

Türü de kötülemiyorum bu arada. Sevmiyor niye okumuş diyebilirsiniz. Gerçekten denemek istemiştim baktım bana göre değilmiş. Her kuşun eti yenmiyor ne yapalım bu ette bana çiğ geldi.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »