Uzun zamandır kitap yorumu yapamamamın sebebi,yapmış olduğum yorumların silinmesidir.Bilmiyorum hiç başınıza geldi mi ama mutlaka peşinden bir sinir sıkışması getirmesi an meselesi olur.Ve bir daha yorum yapmama yeminine kadar da olayı büyütebilir-en azından ben de öyle oldu.İşte sırf bu yüzdendir ki ne çok kitap okuyabildim ne de en ufak yorum içeren bir söz söyleyebildim.Aylar sonra,nihayet o silinmiş olan 4 kitap yorumunu tekrardan yapma kararı aldım.Keyifli okumalar dilerim :)
Evveeett,işte o milleti kasıp kavuran,yakında filmi de çıkacak olan ve Louisa Clark karakterini dünyaca ünlü dizi Game of Thrones'un güzeller güzeli Daenerys Targeryan'ı nam-ı diğer Khaalesi'si,Will Traynor karakterini ise Açlık oyunları serisinin Finnick Odair'i tarafından canlandırılacak olan "o" kitabın yorumunu nacizane görüşlerimle yapmaya çalışacağım.
Kitabı bu kadar methedenlere karşı hiç bir beklentim olmadan,sıradan bir aşk romanı okuyacağım görüşüyle elime aldım ama daha önce hiç bir planımda bulunmamış idi.Kitabı aldığım günü dahi hatırlamıyorum ama iyi ki almışım diyebiliyorum.Ve iyi ki elime gelmiş kitaplığımdan.Zira yakın bir gelecekte okuyabilmemin mümkünatı yoktu.
Kitabın konusuna gelirsek,çoğunuzun bildiği üzere ana karakterimizden biri olan Will Trainor bir kaza geçirmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkum kalmıştır.Louisa Clark ise kendine bir iş arayışı içindedir.Will Trainor'a bakıcı lazımdır ve Lousia'nın haberi olur.İlk başta bu işe girmeme konusunda çok ciddidir.Ama el mahkum,hayat şartları bu işi kabul etmesini sağlar.Yazar bir şekilde bu ikilinin hayatlarını kesiştirir,iç içe sokar,ta ki sadece bir hayat olana dek.
Kitabı sevdim.Sevdim ama o son sayfalarının daha çok duygu yüklü olmasını tercih ederdim.Bana, ikili arasındaki sevginin tek taraflı olduğu hissini verdi nedense.Bir ben miyim böyle hisseden yoksa bende mi, halk arasında tabiri caizse "odunluk" var bilemedim. :D Ama bir şekilde böyle bir hisse kapıldım ve kitaba olan duygularımı,düşüncelerimi çok değiştirdi. Bunu çok da büyütmüyorum açıkcası.Will'in neden çok fazla sevgisini dile getirmediğini de anlayabiliyorum.Ben onun yerinde olsaydım Louisa'nın psikolojisini düşünür ve onun açısından en iyi şeyin çok da fazla "seni seviyorum" cümlesini dile getirmemek olacağı kanısına varırdım.Zira bir kişiye ne kadar bağlanırsanız ondan kopmak o kadar güç olur.Ama dediğim gibi o "son bir kaç sayfada" daha çok romantik bir şeyler görseydim kesinlikle daha çok ağlardım.Aa,pardon,daha çok üzülürdüm diyecektim.Ben ve ağlamak,ne mana? :D.
Sevdim ama unutmam diyemem,keyif aldım ama bir 5. Dalga kadar değil.Biliyorum iki kitap da ayrı kulvarlarda ama benim bahsettiğim bir kitaptan alınan zevk.Konuyla alakalı olmayan bir zevk.O yüzden gayet de karşılaştırılabilir yönlere sahipler.
Çok uzatmak istemiyorum,uzun yorumlarda genelde sıkılır insan ve benimkide epeyce uzun oldu.Bu yüzden yorumumu burada noktalıyorum.Film vizyona girmeden şu 3 günde hemen okuyun derim. :)