Sağlam ve akıcı bir uslübü var. Olaylara insancıl yaklaşmış. Tarihi ve güncel bir roman denebilir.
Özellikle Mavi Alay, Strumanın batırılışı, Alman yahudi profosörlein 1933-1940lı yıllarda İstanbul Üniversitesinde çalışması,
Çiçero denen Türk casusu gibi bilinmeyen birçok konuya Maya ve Prof Maximillian Wagner ile eşi yahudi Nadia arasında geçer. Ari alman olan Prof ile yahudi Nadia nın aşkı ve Nadia nın Romanyanın Hitler tarafından işgali sonucu başlayan Yahudi katliamından kaçmaya çalışan 790 kişinin Struma adlı 1830 motorlu bir kömür gemisine Filistin’e gitmek üzere binmesi ama İstanbul Boğazında arızalanması, İstanbula yolcuların indirilmemesi, yaklaşık 2-3 ay tamirat süresince açlık ölme durumuna gelmesine rağmen Türkiye’ye inememeleleri, bunu sebei olarak da Alman Büyükelçiliğinin baskısı gösterilmemektedir.
Buradan tamirat sonrası Filistine de hareket edememiştir. Bunun sebebi ise o sıralarda Filistinin İngiltere mandası altında olması ve İngilterenin de arap baskısı sonucu yahudileri oraya toplamaya karşı olmasıdır. Bu sebeple gemi tekrar Romanyaya hareket etmiş Karadenzde Rusyaya haber vermeden hareket ettiği içinse Stalnin genel emri üzerine Rus deziaaltısı ile vurularak havaya uçurulmuştur.
Mavi Alay konusu da ilginçtir. Hitlerin güçlenmesiyle birleikte Kırımdaki Tatarları Türk hükümeti örgütleyerek Hitlerin yanında yer alması sağlanmış ancak Hitler güç kaybetmeye başlayınca da Stalinin korkusu ile yaklaşık 10.000 kişilik alay vatan haini ilan edildiği için AVusturyaya kaçmış, sonra İngilizlere teslim eidlmiş, Rusyanın sıkı politikası ile Sovyet Rusyasına teslim edilmek üzere yola çıkmışlardır. Çoğo Drau nehrinde intihar etmiş, bir kısmı Türkiye’den geçerken Türk asker ve subaylarına onları serbest bırakması hatta vurmaları için yalvarmış ancak Türkiye hiç müdahalede bulunmamıştır. Kalan kısım ise Rusya geçer geçmez kurşuna dizilir.
1933’ten 1945 yılına kadar Hitler zamanında yüzlerce Yahudi Prof haylatmaz olarak Türkiyeye sığındı ve İstanbul Üniversitesinde eğitim verdi. Atatürk ve Milli Eğitim Bakanı Hasan li Yücel tarafından Hitler'in öğretim ve bilimden ihraç ettiği insanlardan faydalanıp, yüzlercesinin Türkiye'ye getirterek Türkiye'deki üniversitelerin ve bilim kurumlarının önemli ölçüde geliştirilmesini sağlamalarıyla, Yahudi sığınmacılara yapılan Türk yardımı 30'ların ilk yıllarında başlamıştır.