Klişelere yaslanmış, okuyucu ne istiyorsa onu veren bir aşk hikayesi. Olaylar ilginç olsa da roman kişilerinin neredeyse tamamı klişe. Çoğu kanlı canlı duramıyor. Kağıttan yapılmışlar. Rory ve Anthony az çok bir karaktere sahipler. Kalan roman kişileri ilginçlikten tamamıyla uzak.
Romanın dili sade. Rahat okunuyor. Duygu dolu denilen mektuplar bile sade bir dille yazılmış. Bu bir bakıma iyi. Salya sümük mektuplar olsaydı kitap çekilmez bir hal alırdı.
Yazarı takdir etmek lazım, her ne kadar başlarda okurken kafa karışıklığı yaşasam da sağlam kurulmuş bir hikaye. Temel izlek olarak geçmiş ve çağımızı karşılaştırması da güzel olmuş. Roman kişileri arasında hoş ve inandırıcı tesadüfler yaratmış yazar.
İkibinli yıllarda hala böyle bir aşk öyküsünün ayıla bayıla okunması bana kadınların hala sevilmeye muhtaç olduğunu gösteriyor. Kitabın sonlarına doğru kadınlara değerleri teslim ediliyorsa da bu, roman boyunca yaşadıkları iç karartıcı acizlikleri telafi edecek kadar yeterli olmuyor.
Roman kişileri arasında kadınların hepsi ikinci planda. Hepsi de bir erkeğe muhtaç, kendi ayakları üzerine duramıyorlar. Bir kadın yazardan daha güçlü roman kişileri beklerdim. Hayal kırıklığına uğradım. Erkek roman kişileri daha renkli daha kişilikli. Düzen bozulmuyor yani. Çok okunacak bir aşk romanı yazmanın temel formülü burada da işleniyor. Aşk, tutku, ayrılık, fedakarlık, birleşme veya birleşememe.
Çevirisi çok başarılı. Pegasus Yayınları bu konuda çok yol katetti. Yazım yanlışı illa ki var ama rahatsız edecek kadar çok değil. Bu da çevirmenin suçu değil zaten. Düzeltide yok olabilecek hatalar. Çevirmen Solina Silahlı akıcı bir çeviri yapmış. Çeviri tadı veren cümlelerle karşılaşmadım. Dimağı dert görmesin.
Ek: Kitabın özgün ismi "The Last Letter from Your Lover" yani "Sevgilinden Son Mektup" ama yayınevi bu ismin Türk okurların kafasını karıştıracağını düşünmüş olsa gerek, "sevgilimden" diye değiştirmişler.