Ayşe Esin Filippidis
30 Ağustos 2016 ·
Oncelikle, Hermann Hesse yi ilk defa okudugumu itiraf etmeliyim... Gec kalmisim, hem de cok.
Siddhartha"yi 1950 yilinda yazmis Hesse. "Ic yolculugu" daha o zamanlarda baslamis yazmaya, Buddha"nin ogretisinin de ustunde aramis, tum bireylerin benimseyebilecegi ortak yani.
Son yillarda, cogumuzun asina oldugu, hayata ait, insana ait, icsel yolculuga ait bir cok kitap, ogreti var. "Siddhartha", guzel bir kurgu icinde, yalin bir sekilde, cabuk okunabilen, ama en onemlisi hala, yeni "bir seyleri" gosterebilen, ogretebilen bir kitap. Bir agacin altinda, uzun uzun dusunmek, bir irmagin uzun uzun sesini dinlemek, ve butunle bir olmak, belki belli insanlarin yapabilecegi bir sey... Ama sonunda Siddhartha sunu anliyor: "Kör sadakatleri, o kör gucleri ve diretkenlikleri icinde sevilmeye ve hayran kalinmaya layikti bu insanlar. ...bilge ve dusunurlerde bir tek kucuk sey vardi ki, ondan yoksundular yalnizca, bu da bilincti, tum yasamin birligi ve butunlugune iliskin bilincli dusunceydi...." diyor ve devam ediyor Hesse...