19.03.2021 Yorumum
Kız kurusu gözüyle bakılan Eloise, Sonsuz Sevgilerimle adlı kitapta sonunda kendi mutluluğuna kavuştu. Ailenin düzgün 1-2 kişisinden olan Eloise her konuda söyleyecek bir çift sözü olan, fazla konuşkan, başkalarının işlerine burnunu sokmayı seven ama bunu abartmadan sorgulayan biridir.
Bu sefer Eloise'i farklı bir açıdan görüyoruz. Yine fazlasıyla konuşan ve çevresindeki olayları sorgulamaya devam eden biri fakat tanımadığı bir mekanda bilmediği insanlarla beraber olduğu için bu özelliklerini törpülemiş bir Eloise karşımıza çıkıyor. Açıkçası bu kitaptaki Eloise'i öncekilere kıyasla daha çok sevdim. Karşısındakilerle daha fazla empati kuruyordu, sorunlara hafifletici çözümler buluyordu. İçinde yaşadığı "bekar-evli" çatışması olmasa da olurdu fakat gözüme fazla batmadı.
Sir Phillip'i yıllar önceki okuyuşumda daha çok sevmiştim. Şimdilerde yaptığı bazı davranışlardan hoşlanmasam da yine de birbirinden angut 3 Bridgerton erkeğinden (Anthony-Benedict-Colin) ve beyinsiz Simon'dan daha oturaklı hareketleri olduğunu söyleyebilirim. Çocukluğundan beri yaşadıkları yüzünden sosyalleşme fobisi oluşmuştu sadece, sorunlarını Eloise ile çözebildiklerini umuyorum.
Kitabın diğer iyi yönüyse evlat pazarlamacı Violet'in en az göründüğü kitap olmasıydı. Hoş, bu muşmulayı hiç görmesek kitabın puanı daha yükselirdi ama ne yapalım, buna da şükür. Ayrıca ilk kez Gregory'nin bir derece ön plana çıktığı bir hikaye okuyoruz. Benim için diğer Bridgerton erkeklerinden daha iyi olacak her zaman. Son olarak atıcılık sahnesi iyiydi. Yine bütün uyuzluklarının ön planda olmasına rağmen Bridgerton erkeklerinin atışmaları güldürdü.
Fakaaat, yeniden okumada fark ettiğim bir şey var, kitap boyunca delirtti beni. Yazarın dilinden şöyle anlatayım:
"Eloise'e sosyal çevrelerde saygı duyuyorlar çünkü o bir Bridgerton, kimse onu geri çeviremez."
"Eloise çok sevilen bir insan, bir Bridgerton olması da bunda önemli katkıyı sağlıyor."
"Eloise arkadaşları arasında bekar kalmış olsa da sorun değil. Bridgerton ailesinden birine kimse hesap soramaz."
Anladık, Eloise bir Bridgerton! Onu o yapan özelliklerinin hiçbir önemi yok. İngiltere kralına dahi sorguya çekilir ama kıçıkırık bir vikontluk ailesi üyelerine kimse hesap soramaz. En iyi ve ahlaklı olanlar onlar, hep doğru yapan onlar. Iyy, ıyy! Quinn'nin "Bridgerton egosu" bu kitaptan itibaren başlamış! Midemi bulandırdı bolca.
Allah'ım ne olursun gelecekte bize bir daha Bridgerton karakteri gösterme!
22.02.2012 Yorumum
En sevdiğim JQ romanlarından biri daha. Eloise karakterini ilk kitaplarda pek sevmesem de bu kitap kendisine baya bağlanmamı sağladı. Eloise; Bridgerton kızları içinde en entellektüelleri olan, mektup yazmaya bayılan, atıcılıkta usta olan -o dönemde bayanların bunu görse kalpten gideceğine eminim :) - ancak evde kalmış ortanca kardeşlerden biridir. Ölen kuzenin eşine yazdığı taziye mektubuyla olaylar başlıyor. Sör Phillip'in mektupta yazmış olduğu evlilik teklifini düşünen Eloise kimseye haber vermeden evden kaçıp onun yanına gider. Gittiğindeyse şaşkına döner. Sör Phillip hakkında bildiklerinin sadece herkesçe bilinen şeyler olduğunu ve aslında onu hiç tanımadığını anlar. Phillip'in soğuk davranışları ve adamın çocuklarının onu evden atmak için ellerinden gelen tavırlarından dolayı başta tekliften vazgeçmek ister. Ancak baba ve çocuklarının arasındaki kopuk ilişkiyi görünce bu duruma el atar. Kitap genel olarak eğlenceli son kısmı biraz hüzünlü ama o hüzün çok güzel anlatılmıştı. Bridgerton kardeşlerin atıcılık yaptıkları sahnede kahkahalara boğuldum. En sevdiğim replik de şu oldu :
Gregory: Daha kahvaltımı etmedim.
Colin:Tekrar istemen gerekecek,hepsini yedim.
Gregory:Küçük kardeş olduğumdan ölmemem mucize.
Colin:Eğer yemek istiyorsan hızlı olacaksın.
Anthony:Siz yetimhanede mi büyüdünüz? :D
Phillip biraz odun da olsa eşi varken ve gittikten sonra yaşadıkları acıklıydı.
Kitapta en sevdiğim kısım Benedict-Sophie'yi bolca görmek oldu :). Kendileri en sevdiğim Bridgerton çifti olur.
Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.