Struma... Tarihimizde yer edinmiş en elim olaylarından biridir. Sularımızda gerçekleştiği için tarihimiz diyorum.
Struma gemisi Nazilerden kaçan Romen Yahudileri taşıyan , Romanya'nin Kostence limanından Filistin'e hareket eden gemi. Gemi 300 kapasiteli olmasına rağmen 769 kişi ve mürettebatı ile bu isin ticaretini yapan para tacirlerinin katliama davetiyle hareket etmiştir. Fiyatları 1000 dolardan açmışlardır. Güzergah olarak İstanbul'a varıp oradan da kara yoluyla vadedilmiş topraklar olan Filistin'e gitmeyi planlamışlardı.
Nazilerin Romanya'dakj etkin hareketleri, yahudi cinayetleri onları bu yola surukledi. Gemi son derece eski , bakımsız ve yetersizdi. Ama kurtarılması gereken can olunca ve de organizasyonu yapanların oyunu ile yolcular bu yolculuğa çıktı.
Çok zor şartlar altında İstanbul kıyısına gelen gemi motorların bozulması ile ortada kaldi. Devletimiz yahudilerin karaya çıkmasına müsaade etmedi. İngilizler kendi ideaları olan yahudi devletine rağmen onların Filistin'e gelmesine müsaade etmiyordu. Nazi devleti Almanların gözü zaten bu gemi ve Türkiye uzerindeydi. Rumenler geminin geri dönmesine müsaade etmiyordu. İste boyle bir çıkmaz. Onca girişim bir sonuç vermedi. İnsanlar karaya çıkamadı. Sadece donemin unlu is adamlarından olan ve amerikan petrol şirketinin Türkiye deki temsilcilerinden biri olan Vehbi Koçun girişimiyle bu petrol şirketinin Romanya müdürü Martin Segal , esi ve çocuğu ve bir hamile kadın ilk etapta gemiden kurtarildi. Daha sonra yine Filistin e vizesi olan 5 kişi daha. Onun dışındakiler kaderine terk edildi. Türk hükümeti tam 72 gün boyunca denizde kalan bu yüzen tabuttaki insanları sahiplenmedi ya da daha doğrusu sahiplenemedi. Bir tarafta İngilizler diger tarafta Almanlar , bu noktada tarafsızlık politikası gudulmek istendi. Ülke çıkarları için. En nihayetinde gemi bir römorkör yardımıyla Şile tarafına Kardeniz'e birakildi. Kaderine terk edildi. Ve ne acıdır ki bi kaç gün sonra gemi denizaltından bombalandı yüzlerce insan Karadenizin karanlık sularına , sonsuz uykuya daldi. Sadece 1 insan kurtuldu. Onun da iddiası gelen bombanın Türkiye tarafından olduğu idi. Yıllarca ise bu olayın faili olarak Nazi karşıtı Almanlar olduğu bilindi. Ama daha sonra SSCB kayıtlarındaki belgelerde olayı SSCB denizaltısının gerçekleştirildiği ogrenildi. Struma tam bir faciadir. Ne yazık ki bu facianın en yakin tanıklarından biri oldu ülkemiz. Yüzlerce hayat önümüzde yok olup gitti. Hani kimliği, ırkı ne olursa olsun masum canlar yitti. O zamanın durumu neyi gerektirirdi, nasıl bir politika gudulmesi gerekti bunu bilmek çok zor. Ama dengeleri bozmamak adına tarafsızlığı seçtik. Ve en nihayetinde bir katliam gerçekleşti sularımızda.
Kitaba gelecek olursak yazar bu olaydan büyük oranda ülkemizi suçlu bulmuş , eleştiriler getirmiş. Taraflı bir tutum sergilemiş gibi. Çünkü yazarın anlattığı kadar da suçlu değiliz bence. Neticede bu katliamda 4 tane ülke suçlu ama bizim bundaki payimiz nedir onu tarihçiler daha iyi bilir.
Bu katliama sebep olarak gösterilen , Filistin e gelmelerine izin vermeyen donemin somurgecilerden sorumlu bakanı suikast sonucu öldürüldü.
O donem ülkemizde de yahudi karşıtı özellikle Trakya'da bircok eylem gerçekleştirildi, yağma , talan oldu. Cinayetler oldu. Şüphesiz bunda da basta Huseyin Nihal Atsız ve daha bircok yazarın yazdığı yazılar da etkin rol oynadı. Bu yazılara kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. Irkçı ve nefret iceren söylemlerden oluşan yazılar...