Çiftlik içerisinde geçen kitaplara özel bir düşkünlüğüm var. Bu kitapta Amerika kolonilerine yerleşmiş, kendi kendilerini ancak geçindirebilecek güce sahip bir aileyi anlatıyor. Zamanın şartları ve yaşam biçimi çok iyi verilmiş. Genel anlamda beğendiğim bir kitap oldu. Hatta yazarın diğer kitaplarını merak etmeye değecek kadar...
Kitap çok olaydı. Kitabın son sayfasına kadar olaylar durmuyor. Sakin çiftlik hayatı aniden öyle bir olayla bölünüyor ki hiç sıkılmak aklınıza dahi gelmiyor. Yalnız sonlara doğru olayların azalmasını beklemiştim. Bazı kitaplarda kitabın sonuna kadar olayların gitmesi o kitaba güzellik katıyor evet ama bu kitap için sanki biraz aşırı kaçmış. Hak yerini daha erken bulsa ve yazar biraz daha bu yönde kitabın sonuna gelse daha tatmin edici olacaktı.
Bundan sonraki yorumum tamamen kitabın içerisindeki olaylarla ilgilidir ve şahsi görüşümdür.
Yazar ilk baştan beri kölelik ve esirlik için satır altlarında gerekli eleştiriyi yer yer verdi. Bunu sevdim. Ayrıca kadın erkek ilişkilerini de...
Değinmek istediğim kitabın içerisindeki bazı cümleler var;
"Zamanla emirlerime itaat etmesini öğreneceksin. Aksi takdirde acı çekenler olacak..."
"Yanılıyorsun Catherine. Tecavüz olmayacak. Bir hafta sonra karım olacaksın ve bu konuda söz hakkın bulunmayacak. İstediğim sana sahip olacağım ve yasalar bu davranışım karşısında gülümsemekle yetinecek."
"Baban sana konumunu öğretmedi... Mantıklı davranmamakta ısrarlı olman, seni yönetecek güçlü bir ele ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Kadınların çoğu gibi sen de sağduyulu olamazsan, senin için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilen kimseler, senin adına karar vermek zorunda kalacaklardır."
Bu ifadeler belki kitabın geçtiği dönem için oldukça anlaşılabilir ifadeler olabilir ki ben yine de anlamıyorum ama günümüzde de çoğu insanın bilinç altında bu cümlelerin olduğuna şahit oldum. Gerek erkek gerek kadın olsun üzerinden 200 yıl geçmesine rağmen halen daha bu düşüncelere sahip olabiliyor.
Beni bu konu çok düşündürüyor ve sinirlendiriyor. İnsan olarak herkesin eşit şartlara sahip olduğunun ayrımına varamamamız beni endişelendiriyor. Kadın erkek olarak fiziksel eşitlik olamayacağının tabi ki farkındayım ama insan olarak herkesin eşit olduğunu anlamamız lazım artık.
Ve kitapta beni düşündüren başka bir cümle de; "Başkalarının acısından bu kadar zevk almak..." oldu. Neden öyleyiz ki? Keşke olmasak...
Alıntılar
"Darağacında asılana dek, masum olduklarını iddia eden birçok suçluyla karşılaştım, Bayan Blakewell," diye mırıldandı adam.
"O zaman belki de masum insanların asılmasını seyretmişsinizdir, Sayın Yargıç." SF/437