Daha çok Ciri, daha az Geralt...
Genel itibariyle bakıldığında tam bir geçiş kitabı ToC. Bu kez serinin ikinci oyunu olan "Assassins of the King"e daha benzer bir atmosferle karşı karşıyayız. Politik oyunlar, entrikalar, krallar ve büyücüler arasındaki sessiz rekabet ve tüm bunlar karşısında tarafsızlığını korumaya çalışan Geralt. Sapkowski aksiyon sahneleri kadar entrika çevirmekte de ne kadar başarılı olduğunu iyice göstermeye başlıyor bu kitapla birlikte. Fakat bir yerden sonra o kadar çok kişi ve yer ismiyle karşı karşıya kalıyoruz ki bu durum feci bir kafa karışıklığına neden oluyor ve ipin ucunu ister istemez kaçırıyoruz.
Sonra Geralt çıkıyor sahneye ve kurduğu cümlelerle, hareketleriyle ve tarafsızlığıyla bizi bizden alıveriyor. Fakat biz daha hevesimizi alamadan Ciri'ye geçiş yapıyoruz ve uzun bir müddet onunla devam ediyoruz yolculuğumuza.
Kitabın en iyi kısımları kesinlikle Geralt'ın sahne aldığı yerler. Özellikle de Yennefer'la birlikte katıldığı bir ziyafet sırasında kurduğu cümleler ve hemen ardından gelişen olaylar kitabın tavan yaptığı kısımlar. Fakat dediğim gibi, Geralt'la fazla vakit geçiremiyoruz bu cildin sayfalarında. Ciri'nin başından geçenler her ne kadar ilginç olsa da bir yerden sonra sıkılmadan edemiyor insan.