Yazarın ilk kitap çalışması olarak iyi iş çıkarmış diyebilirim. Hikaye üç kadının ağzından yazılmış. Ağırlıklı olarak Rachel olayları anlatmış. Kitap boyunca sıkıldığım bir bölüm olmadı. Gerilim veya heyecan kitabın başı, ortası, sonu dahil zirve yapmasa da sıkıcılığa da düşmedi. Akıcıydı.
Gizem, polisiye tarzı hikayeler yazan çoğu yazar gibi bir hikaye oluş ve ilerleyiş şablonu vardı. Zaman zaman bu şablonun dışına da çıkabilmiş yazar.
Formattan ziyade, hikayenin başlangıç konusu biraz da benim gibi uzun yolculuk yapanların içini titretecektir. Kimi vakit geçip gittiğimiz evlerdeki hayatları merak ederiz. Neler yaşarlar? Şu anda ne yapıyorlar gibi. Bazen o evlerde, odalarda olmak isteriz. Hissetmek isteriz. O sofrada bulunmak, pişen yemeğin kokusunu içimize çekmek, sıcaklığını, rahatını ve kimi zaman güvenliğini ve huzurunu. Ya da öyle olduğunu hayal ederiz.
Tam da buradan başlamış yazar hikayeye ve son derece etkili bir konu başlangıcı olmuş. Sonrası bir şekilde sürüklenip aktı.
Beğendim.
Kapak tasarımı etkileyici. Albenisi var. Zaman zaman yazım hatalarına rağmen çeviri de iyiydi. İthakiyi tebrik etmek gerek.