Uzun süre çok satanlar listesinde kalan, Amerika'da kısa sürede satış rekorları kıran kitap "Trendeki Kız" yazarın ilk romanı olmasına rağmen oldukça başarılı bir kurgu. Eksikleri yok değil ancak sizi sürükleyeceğine emin olabilirsiniz.
Trendeki kız, Rachel adında eşinden yeni ayrılmış, işsiz kalmış, alkolik biri. Eşinden ayrıldıktan sonra bir arkadaşının odasını kiralıyor ve kimseye işsiz kaldığını söylemeden her gün aynı saatte, trenin aynı vagonuna binip işe gidip gelirmiş gibi evden çıkıyor. Tren yolculuğu sırasında eski kocasıyla yaşadığı evi ve sürekli dikkatini çeken komşu evi izleyerek vaktini geçiriyor. Ancak bir gün gazetede, merakla izlediği komşu evde yaşayan Megan'ın kaybolduğunu okuyor. Olaylar burada başlıyor ve hiç aklınıza gelmeyecek bir sonla bitiyor.
Açıkçası kitabın ortalarında hikayenin biraz uzadığını düşündüm. Sürekli Rachel'ın sarhoşluğu, geceyi unutması, sabah kendine gelip hatırlamak için uğraşması ve içine düştüğü bu depresif hal beni yordu. Güçsüz ve aciz karakterlerden pek hoşlandığım söylenemez ancak olay ilerlediğinde tamamen başka bir hal aldı. Daha iyi bir anlatım olabilir miydi? Bence "evet" ama kesinlikle kötülenecek bir roman değil. Özellikle ilk deneyime göre... Bu kadar fazla satılmasını ve ses getirmesini gereksiz bulsam da iyi ki okumuşum dedim yoksa kitaplığımın eksik kaldığını hissedecektim.
Gerilim, heyecan sevenler için iyi bir alternatif "Trendeki Kız".