Seray Şahiner’in yine kahkaha attırırken boğazımızı düğümlediği, “en çok gülerken üzen” kitabı. Aslında Ülker ile daha önce Antabus’ta tanışmıştık. Leyla ile hastanede yolları kesişmişti. Fakat iki kitap birbirinden tamamen bağımsız, bir devam durumu yok yani. Ülker kendine koruma kalkanı olarak benimsediği Abla ekiyle birlikte bıraktığımız daha doğrusu tanıştığımız yerde, hastanede, bizimle hikayesini paylaşıyor. Şahiner’in samimi ve sıkı gözlemcilikten gelen hayatın birebir içinden tarzı sebebiyle capcanlı ve ne yazık ki dehşet derecede tanıdık bir karakter Ülker. İnce görüşleriyle güldürürken tespitleriyle iğne iğne saplanıyor. Hele Ülker’in sokakta sabahladığı bölümde o sokaklar daraldı daraldı boğazımı sıktı, o karanlık benim üstüme çöktü sanki. Öyle elle tutulur yalınlıkta bir çaresizlik… Çıkışlarıyla güldüren, süslemesiz olduğu haliyle cana dokunan, tanıdıklığıyla can yakan bir kitap.
“Ben insan sevmiyor değilim, sadece insanları sevmeye devam etmek için bazılarını gözden çıkarmam lazım.” S.109