İlk başlarda normal bir aşk hikayesi olduğunu düşünmüştüm bu kitabın. Ama hayır, değilmiş. Aksine Sky ve Holder'ın aşkları normallikten çok uzak. Aslında bu kitap da sadece yalın bir aşk kitabı değil. Gerçek hayatı acımasızlığıyla, tesadüfleriyle, duygularıyla ortaya koyan ve "geçmiş asla peşini bırakmaz" temasını özümsememizi sağlayan bir roman.
Birkaç yer dışında bu romandaki şokların hiçbirini öngöremedim. Ve okuduğum anda hımm.. nasıl derler.. başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. Sınıfta millet film falan izlerken başımı koyup ağlasam mı yoksa kendimi tutmaya mı çalışsam bilemedim. Özellikle kitabın sonunda bazı kilit noktalar vardı ki inanmakla tekrar tekrar okumak arasında kaldım. Kesinlikle çok akıcıydı, birkaç bölüm sebebiyle 15+ kitlesinin daha çok hoşuna gideceğini düşünüyorum. Colleen Hoover'a sadece aşk üzerine yoğunlaşmak yerine hayatın gerçeklerini de içine katarak acı da olsa gerçekçi bir kitap ortaya çıkardığı için minnettarım.
Spoiler Uyarısı !!
İlk kapının açılmasını istemiyorum dediği sahnede babasının ona ne yaptığını anlamıştım ve şok olmuştum. Ama kitabın sonlarına doğru bu düşüncem doğrulanınca resmen olduğum yere mıhlandım. Sanırım kendi düşüncem de olsa inanmak istememiştim. Ama beni asıl şoka uğratan yer Les'e olanları öğrendiğimiz bölümdü. Sınıfta okuduğum kısımda buydu işte ve gerçekten ne yapacağımı şaşırdım. Hayatın böyle adi insanlarla dolu olduğu gerçeğini bir kenara koyarsak, orada Holder'ın vereceği tepkiyi çok merak ettim. Çünkü ben olsam karşımdakini yaşatmazdım sanırım.
SP.
Karen'la ilgili gerçekleri öğrendiğimde ise o kadar da şaşırmadım nedense. Bu konuda en başta evlat edinildiğini değil de kaçırıldığını öğrenince binlerce kat daha çok şaşırmıştım. Karen'ın bir çete üyesi falan olduğunu düşünmüş bile olabilirim. Ama okulu dışarıdan okutmak, TV, internet, telefon yasakları falan bir süre sonra kaldırılmalıydı bence. Sonuçta basın da 2 aydan sonra kızı takip etmeyi bırakmış. Ne biliyim en azından 15 yaşına bastığında yasakların bir manası kalmamıştı bence. Ama Karen da az değil yani. Her şeyi nasıl ayarlamış öyle isimler, evlat edinme raporları vs. :D
SP.
Bir de kitabın bir bölümünden sonrasında Six unutuldu gitti. Sonunda gerçekleri kısıtlanmış bir mesaj attı o kadar. Ay, lütfettin be Sky'cığım, zahmet etmeseydin hiç. Bari olayların kıyısından köşesinden bir kısmını da söyleseydin, kız atlar gelirdi yani. Bu arada kitabın başında Six ve Sky isimlerinin ikisinin de çok uydurma olduğunu düşünmüştüm, Allah'tan ikisinin de gerçek olmadığı ortaya çıktı :D Ve kitapta beni en çok duygulandıran yer ise "Hopeless" kelimesinin nereden gelmiş olduğuydu. Ve serçe parmaklarından tutuşmanın geçmişteki hatırasını okuyunca da etkilenmiştim :)
crazydreamernora.blogspot.com