Ve işte aylardır beklediğim kitabı da sonunda bitirdim. Etkisinden çıkmaya çalışır bir halde yazıyorum bu yorumu. Kitabımız kurtadamları konu alıyor. Ama bu bildiğimiz türden kurtadamlar değil. Yazar, miti değiştirmiş bence oldukça anlamlı ve güzel olmuş. Ürperti'nin kurtları soğuk havalarda kurt formuna geçiyorlar. Sıcak olduğunda ise yeniden insana dönüşüyorlar. Ama belirli bir zaman sonra ölene kadar öyle kalmak üzere kurda dönüşüyorlar. Hikaye Mercy Falls isimli bir kasabada, Grace adlı küçük bir kızın kurtlar tarafından ısırılmasıyla başlıyor. Grace bu olaydan sonra dönüşmesi gerekirken kurtadama dönüşmüyor. Bu da kitap boyunca aklımızda bir soru işareti olarak kalıyor. Grace, 8 yaşında ısırılmasından 17 yaşına kadar ormandaki kurtları sessizce izliyor. Özellikle de sarı gözlü olanı... Sarı gözlü kurdumuz -asıl adıyla Sam- Grace'i o faciadan kurtaran kişi. Ve o da kıza karşı platonik bir aşk besliyor. Yıllar boyunca birbirlerini izleyip duruyorlar, ta ki kasabadaki kurtlar bir oğlanı öldürüp tehlikeli ilan edilene kadar. Aslında oğlanın -Jack- ölmediğini siz de tahmin etmişsinizdir. Ama kasaba halkı öyle sanıyor ve kızgın kalabalık edasıyla kurtları avlamaya başlıyorlar. Sam, vurulup kendini zorla Grace'in evinin önüne atıyor.
Kızımız canından çok sevdiği kurdunu insan olarak görünce ilk olarak bir şaşırıyor tabii. Ama hemen onun gerçek olduğuna inanıyor ve Sam'in kalacak yeri olmadığı için onu kendi odasında saklıyor. Yani Grace Sam'in bir kurtadam olduğunu biliyor. Aslında kız çok fazla şey biliyor. Kurtları hissediyor ve temel özelliklerine de sahip. Sam ile Grace tüm zorluklara rağmen birlikte olmaya çalışıyorlar ve bunu uzun bir süre de başarıyorlar. Sam'in yeniden kurda dönüşmemesi için Grace onu sıcak tutmaya çok çaba harcıyor. Ve yeni kurt Jack yavaş yavaş kasabayı karıştırmaya başlıyor. Jack, kızkardeşi Isabel'e görünüp yaşadığını, dolayısıyla da doğaüstü bir şeyler döndüğünü belli ediyor. Bunun yanında Sam'in sürüsü de bir yandan gizli işler çeviriyor.
Kitapta klasik bir konu var diyebilirsiniz. Ama konuya ve yapılan aptalca reklamlara kanmayın derim. Maggie Stiefvater oldukça yetenekli bir yazar. Kitap kışın en soğuk zamanlarında geçtiğinden o soğuğu içinizde hissediyor, doğa betimlemelerine hayran kalıyorsunuz. Duyguları anlatma biçimi de cabası... Üstelik Sam'in yazdığı şarkılar ve okuduğu şiirler de harika. Sırf bunlar için bile farklı ve okumaya değer bir kitap. Maggie'nin yeteneği bu kadarla da sınırlı değil, kitabın tanıtım fragmanı da insanı etkiliyor. Fragmannı ve arka planda çalan müziğin ve de bu hayran kaldığım kapak tasarımının arkasında Maggie Stiefvater'ın imzası var.