Uygarlığın Huzursuzluğu

8 puan

Ünlü psikologun, sosyal psikolojinin kurucu metinlerinden biri kabul edilen tartışma yaratan kitabı.

Önyazı detaylı ve aydınlatıcı olmuş. Yazar metnine "ben" in sınırlarının öznel olduğu için belirsiz ve bozukluklara açık olduğu savunusuyla giriş yapmış. İlke haz ilkesinin sınırlarının deneyimler aracılığıyla törpülendiğini belirtmiş. nevroz ve psikozların birbirlerine dönüşebilmesinin ciddi bozuklukların çıkış noktası olduğunu ifade etmiş. Darwin'e atıfta bulunmuş ve evrim kuramının savunusu yapmış. dini duyguların çocukluktaki çaresizlik hissini örtmek amacıyla kullanılan bir mekanizma olduğunuu, Tanrı figürünün "koruyucu baba" nın bir versiyonu olduğunu ifade etmiş. "Bir Yanılsamının Geleceği" ve " Totem ve Tabu" dan alıntılar yaparak metnine devam etmiş. Mutluluk ve acı kavramlarını haz ilkesiyle tanımlamış ve açılımlamış.

İnsanların çoğunluğunun sadece zorunlu olduğu için çalıştığını, en ağır toplumsal sorunların bu çalışma isteksizliğinden kaynaklandığını belirtmiş. Dinin kitlesel bir sanrı olduğunu, cinsel hazzzın tadılan ilk mutluluk olduğunu ifade etmiş. Acıdan kaçmak için sevmek ve sevilmek istediğimizi ancak acıya karşı en savunmasız olduğumuz zamanın sevdiğimiz zaman olduğuna dikkat çekmiş. Uygarlığın estetiğe ihtiyacı olduğunu, estetiğinde cinsel sevgiden kaynaklandığını savunmuş. arzularımızın hepsine birden asla ulaşamayacağımızı, haz elde etmek için veya acıdan kaçınmak için çaba harcayacağımızı iddia edip herkesin kendi mutluluğunu tanımlaması ve bulması gerektiğinine dikkat çekmiş. mutluluk çok öznel bir konu olduğu için öğüt verilemeyeceğini söylemiş okuruna.

Dinin herkesin uyum sağlama olasılığını kısıtlayıp kendi mutluluk edinme ve acıdan kaçınma yollarını dayattığına dikkat çekmiş: Dinin bunu, yaşamın değerini düşürerek, dünya algısını çarpıtarak ve zekayı sindirerek yaptığını açıklamış. Kendine yasak olan şeyleri tanrılara atfeden insan, bu kültürel ideallere doğa ve bilim üzerinde uzmanlaşarak gerek duymayı bırakmalı çıkarımını yapmış. Uygar insanın kökenlerinden aslında kopmadığını, parkların , çiçek tarhlarının ve evlerdeki bitkilerin doğal ve ilkel olana özlemi yansıttığına dikkat çekmiş.İnsanın bireysel özgürlük talebini kültürel- kitlesel talepler karşısında hep savunacağını belirtip uygarlığın içgüdülerin bastırılması üzerine yükseldiğini söylemiş. uygarlığın monogamik ve kısıtlı cinsel yaşam dışında hiçbir olasılığa izin vermediğini söyleyerek bir yerde poligami ve eşcinselliğin erken bir savunusuna kaymış. Yazarın haz ilkesini son modeline tam getiremediği gözlenebiliyor. her olgu ruhsal enerji ekonomisi ve libido üzerinden hesaplanmış.

Cinsel itki ve saldırganlıktan güç alan, insanlar arasındaki şüpheciliğin ve güven eksikliğinin otorite etkisi kalktığı an zincirlerinden boşalacağının uyarısını yapıp komünizmi eleştirmiş. Saldırganlığın mülkiyet kavramından çok daha eski olduğuna toplumsal mekaniklerin mülkiyetten ziyade itkiler üzerinde kurulduğuna değinmiş. Kendi kuramlarını da eleşitirerek ufak bir özet sunarak devam etmiş. saldırganlığın kendi yıkıcılığına dayanamayacağı için "vicdan"ı bir karşıt ağırlık olarak icat ettiğini savunmuş. ( Dualist felsefenin kuramlardaki yoğunluğu açıkça görülebilir. ) Erotik taleplerin yerini suçluluk, suçluluğun yerini ise saldırganlığın alabileceğine dağinmiş. Özgeciliği ve bencilliği uygarlığın getirisi olarak almış ancak yüzeysel kaçtığını da belirtmiş ( DNA'nın keşfine daha 35 sene olduğu için bu kavramların tam oturmaması normal ). insanların değer yargılarının mutluluk arzuları tarafından yönetildiğini, yanılsamaların savlarla desteklendiğini savunurak kapatmış.

Dil samimi ve akıcı, çıkarımların arasında kayma veya eksiklik göze çarpmıyor. Sosyal psikolojini kurucu metinlerinden olan bu kitap çok tartışmalı konu içermekle beraber bayağı veya çirkin yakıştırmalara girmemiş. Mümkün olduğunca tarafsız aktarmaya çabalamış.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »