http://buyulukitaplik.blogspot.com/2013/04/kitap-yorumu-uyumsuz-veronica-roth.html
Distopyaları ne kadar çoook sevdiğimi hatırlattı bu kitap.
Hele ki isyan varsa, tadından yenmiyor distopyalar. The Hunger Games'tan sonra bende büyük bir "İsyan Açlığı" başladı. "Yönetim kötü olsun, diktatörlük olsun. Sonra gelsin baş karakter hepsinin kellesini uçursun." gibi psikopatça senaryolar kurgulamaya başlamıştım ki imdadıma Uyumsuz yetişti. Uyumsuz farklı-büyüleyici konusu, akıllıca kurgusu ve Four (Çevirmenin çok kızdığım bir hatası ile kitapta "Dört" olarak geçiyor.) ile kalbime kazındı desem yeridir! (P.S: Four bir yana Uriah'ı buraya kargolayabilir miyiz?)
Baş kahramanımız Beatrice Prior, beşe bölünmüş bir toplumda yaşıyor. Bu beş topluluk; Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik olmak üzere bir ilkeyi-davranışı her şeyleriyle benimsiyor ve tersini hayatlarından def ediyorlar. (Örneğin: Dürüstlük'ten bir kişi asla yalan söylemez.)
Bu topluluklardaki her 16 yaşındaki çocuklar, hangi topluluktan olacaklarına karar verdikten sonra bir sınava tabi tutuluyorlar. Seçtikleri topluluğa uygun ve yeterli iseler ölene kadar o topluluğa ait oluyorlar. Eğer değil iseler, Topluluksuz oluyorlar. Topluluksuzlar, şimdinin evsizleri gibi; bir yuvaları, toplulukları yok.
Beatrice, Fedakarlık'tan doğma. Peki klasik bir Fedakar (ya da diğer toplulukların dediğini şekilde Kasıntı) mı? Hiç de değil. Beatrice, sinir olduğum ağabeyi Caleb, hüngür hüngür ağlamama sebep olan babası ve sayesinde bir Katniss vak'ası daha yaşadığım annesi ile yaşıyor. Bilgeler ve Fedakarlar'ın arası biraz limoni. Babası hükümet için çalışıyor, bu yüzden çoğunlukla açık hedef.
Neyse... Beatrice, hangi topluluğa gireceğini seçmeden önce her 16 yaşındaki gencin girdiği "Yetenek Sınavı"na giriyor. Bu sınav, sizin hangi topluluğa daha uygun olduğunuzu belirtiyor. Yanlış anlaşılmasın, bu sınavın hangi topluluğu seçeceğinizde bir etkisi yok. Herhalde nereye uygun olduğunu bilmeyenlere bir ışık tutmak amacıyla yapılmış.
Beatrice, bu sınava giriyor ve sonuç "UYUMSUZ" çıkıyor. Tabii bu gizli tutuluyor. Sebebini kitabı okuyunca anlayacaksınız ben söylemeyeyim. Üç topluluğa da uygun görünüyor; Fedakarlık, Cesurluk, Bilgelik.
Beatrice'ın seçimini söylemekte acayip tereddüt ediyorum ama yazmazsam yorum noksan kalacak. Beatrice, hayatını değiştirecek, onu ailesinden koparacak, aşırı havalı dövmelere, ve yeni "Tris" adına sahip olacağı Cesurluk'u seçiyor.
Daha fazla anlatamayacağım için bir iki karakteri tanıtayım:
Beatrice/Tris: Baş kahramanımız ^.^. Sarışın, minicik. Fedakarlık'tan doğma. UYUMSUZ. Dövmelerini ölümüne kıskandığım biricik karakter.
Four-Dört: Cesur eğitmeni (denebilir). Beni ayakta uyutan karakter. Gerçek ismini ne kadar söylemek istesem de ekstra spoiler olacağı için susuyorum. Ayrıca kendisi; dövmelerini kıskandığım biricik karakterler grubunun da önemli bir üyesidir.
Caleb: Caleb Prior. Beatrice'ın ağabeyi. Nedense hiç sevmediğim karakter. Çocuk saman altından su yürütmüş ama. Yine de iyi çocuktur kendisi. Hep Gale gibi bir şey hayal etmiştim ama bildiğiniz inek bu şahıs.
Christina: Dürüstlük'ten gelme Cesur. Beatrice/Tris ile aynı dönemde Cesurluk'u seçti. Zaten ikisi arkadaşlar da.
Alıntılar:
-"Hayır," diyor Caleb. Anneme gülümsüyor.
Ağabeyimin de Dürüstler'den biri olmayacağı çok açık. (sayfa 34)
- Ben yeterinde özverili değilim.On altı yıldır deniyorum, hiçbir zaman yeterinde özverili olamadım. (sayfa 45)
-Will ve Christina, çizim kitaplarını karıştırıyor, iyi bir şey bulduklarında birbirlerini dürtüyorlar. Yan yana otururlarken, birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını gözlemliyorum. Christina koyu tenli ve zayıf, Will ise soluk tenli ve iri. Ama gülümsemeleri birbirinden farksız. (sayfa 94)
-"Senin derdin ne? Eğlence olsun diye şehir haritasını mı ezberledin?" diyor Christina.
"Evet," diyor Will şaşkın şaşkın. "Sen ezberlemedin mi?" (sayfa 131)
-"Sen insan mısın Tris? Bu kadar yükseğe çıkmak..." Yutkunurcasına nefes alıyor. "Hiç korkmuyor musun?" (sayfa 153)
- "Her şey yoluna girecek." Sesimin kendimden emin çıkması için çabalıyorum. Onu avutuyormuş gibi çıkmasını istemiyorum. Oysa düpedüz avutuyorum. Her şeyin yoluna girip girmeyeceğini bilmiyorum. Hatta girmeyeceği ihtimali daha yüksek. (sayfa 213)
- Gözü pekliğin, olağan eylemlerin ve ötekilerin haklarını savunmayı amaçlayan cesarete inanıyorum.
(sayfa 217)
-"Demiştim sana," diyor Uriah. "O tam bir Cesur. Haydi fırlat." (sayfa 230)
-Çırpınan kalbim canımı yakıyor, çığlık atamıyorum, nefes alamıyorum ama aynı zamanda her bir damarımda, her bir sinir hücremde, bütün kemiklerimde ve sinir uçlarımda canlı olduğumu, bütün bedenimin elektrikle yüklendiğini hissediyorum. Adrenalin yüklüyüm. (sayfa 231)
-İriyarı bir oğlan tarafından omza atılıp hiç taşınmamıştım, akşam yemeğinde hiç karnım ağrıyana kadar gülmemiştim, aynı anda hep bir ağızdan konuşan insanları hiç dinlememiştim. Huzurda bastırılmışlık var, buradaysa özgürlük. (sayfa 262)
-Şöyle düşün," diyor. "Bu insanlar, sana silah kullanmayı öğretti. Dövüşmeyi öğretti. Canını yakmaktan çekineceklerini mi sanıyorsun? Öldürmekten geri kalacaklarını mı sanıyorsun?"
(sayfa 272)
-"Sen buraya aitsin, biliyorsun değil mi?" diyor. "Sen bize aitsin. Bütün bunlar kısa süre sonra bitecek. O yüzden dayanmaya çalış, tamam mı?" (sayfa 287)
- "Ama lütfen, en küçük fırsat yakaladığında..." Soğuk ve güçlü elini yanağıma dayıyor ve tekrar ona bakmam için başımı kaldırıyor. Gözleri parlıyor. Neredeyse vahşi bir pırıltı bu. "Onları mahvet." (sayfa 299)
- "Nefes almayı bıraksam, Peter herhalde parti verirdi?"
"Eh," diyor. "pasta yemek için partiye giderdim." (sayfa 302)
- "Artık hepimiz biliyoruz," diyor Dört sessizce. "Kısa boylu ve çelimsiz bir Fedakarlık kızından ödün kopuyor." Dudakları bir gülümsemeyle kıvrılıyor. (sayfa 311)
- "Eh, birçok erkek, bir kızla böylesi küçük bir alanda kıstırılmak ister." Gözlerimi deviriyorum.
"Kapalı yerde kalmaktan korkan insanlar hariç Tris!" (sayfa 338)
- Şahsen ödlekliğin yerine zalimliği, güçsüzlüğün yerine gaddarlığı koydum. (sayfa 419)
- Ben bir Uyumsuzum.
Ve kontrol edilemem. (sayfa 458)
- "İnsanlar beni fazla hafife alıyor," diyorum sakince. "Küçük bir kız ya da bir Kasıntı olduğum için ne kadar acımasız olabileceğimi tahmin edemiyorlar. Ama yanılıyorlar." (sayfa 480)