Bütün ergen karakterli vampir kitaplarını unutun... Bütün o insanlara aşık olan, (bir hamburgere aşık olmak gibi bir şey sanırım onlara göre:) insancıl, romantik vampirleri unutun...
Vampirlerin gerçek dünyasına girmeye hazırsanız, bir vampirin gözünden görmek istiyorsanız dünyayı ve insan ilişkilerini pardon vampir ilişkilerini Anne Rice'ın dünyasına hoş geldiniz...
Anne Rice'ın Vampire Chronicles, Türkçesiyle Vampir Günlükleri serisinin ilk kitabı Vampirle Görüşme bitti... Konudan ufacık bahsetmek gerekirse gazeteci genç çocuk bir vampirle aynı odadır. Amaç ise onunla röportaj yapmak... Ses kayıt cihazı ortalarında, vampir birkaç yüzyılı kapsayan yaşamını anlatmaya başlar... Louis'dir bu vampir... Vampirden çok insancıl (ne kadar insancıl olursa olsun aklınızdaki en vahşi vampirlerden birine eşdeğer muhtemelen) olan Louis, onun uçarı, bencil, burnu havada dönüştürücüsü Lestat ve ufacık bir çocuk bedenine hapis, hiç büyüyemeyeceğinin farkında olmanın hırçınlaştırdığı Claudia... Ve kitabın sonunda akıllarda bir esrar perdesi bırakarak giden çekici Armand... Louis ve Claudia'nın yollara düşmesine neden olan o arayış... Kendi gibileri, ama kendilerinden daha bilge olanları bulma ihtiyacı...
Romantizm, insanla kaynaşma, lisede geçen ergen muhabbetleri bekliyorsanız kesinlikle okumayın... Ben severek okudum...