Albert Camus 20.yüzyılın ses getirmiş düşünürlerinden biri. Eserlerinde varoluşçuluk ve absürdizmden izler görülür ancak Camus'nun kişiliği kendine böyle etiketler yapıştırılmasına izin vermez.
Yabancı benim Camus'dan okuduğum ilk kitap. Daha önce bu derece karamsar ve gereksiz bir kitap okumadım. Evet gereksiz diyorum çünkü kitabın bana tek düşündürdüğü anlamın, toplumun, duyguların gereksizliğiydi. Kitabın başarısını buradan anlayabilirsiniz. Mersault'ya göre bir durumun diğer bir durumdan neden bir farkı olsun ? Her şey saçma değil mi ? Tanrı yok. Makineleşmiş bir dünyada biz de makineden ibaretiz. Hayat yaşamaya değmeyecek kadar anlamsız. Bir şeyi yapıyorum çünkü neden yapmayayım ? Ya da bir şeyi yapmıyorum çünkü neden yapayım ?
Bahsetmek istediğim bir diğer konu ise Nikos Kazancakis'in Zorba'sıyla olan kıyası. Ben Zorba'yı daha önce okuduğum ve çok beğendiğim için Yabancı'yı elime aldığımda "hadi bakalım, Zorba'nın elinden ödülü alabilecek kadar iyi misin görelim" havasındaydım. Nitekim Zorba ne kadar canlı, umut dolu, sayfalarından hayat sızan bir kitapsa Yabancı da o kadar karamsar, anlamsız, sayfalarından hayatın saçmalığı sızan bir kitaptı. İkisi de harikulade kitaplar. Ama ben Zorba'yı daha çok sevdim belki de hayatın o kadar da anlamız olduğunu düşünmediğim için.
Albert Camus düşüncelerine bir kulak verilecek, anlamaya, okumaya değer bir yazar. Diğer kitaplarını okumayı ve bu adamın kafasında daha nelerin döndüğünü görmeyi dört gözle bekliyorum.