Toplumdan farklı düşündüğü için, yığınların düşünmeden, sorgulamadan evet dediklerine hayır dediği için, onlar gibi olmadığı, olamadığı için günden güne herkesten ve her şeyden uzaklaşan bir ''hiç kimsenin'' hikayesi. Şimdi 'bu' şekilde ölmekle yirmi yıl sonra 'herhangi bir' şekilde ölmek arasında hiçbir fark görmeyen, bunalan, sıkılan, kendi 'saçma' felsefesi içinde var olan bireyin kelimelere dökülmüş, o kelimelerin de özel bir projektörle tüm canlılığı ile sahneye yansıtılmış hali Yabancı. Orhan Pamuk ve Gabriel Garcia Marquez için de aynı ifadeyi kullanmıştım: Bazı yazarlar NOBEL ödülünün önüne gelene dağıtılan bir ödül olmadığını tek başlarına kanıtlamaya yetecek eserler verebiliyor. Yabancı o eserlerden, Albert Camus da o yazarlardan bir tanesi. İyi okumalar.