http://illekitap.blogspot.com/2013/04/fmarsal-yalnz-gozlerin-icin.html
En çok merak ettiğim hikaye Güney ve Tahir'in hikayesiydi. Özellikle Güney'in Tahir'den nefret etmesini ve bu rağmen Tahir'in onu yanında çalıştırmak istemesi yeterince okuduktan sonra olayların aslını, geçmişini öğrenme isteğimin artmasına neden olmuştu. Bu yüzden merakımı tatmin eden ve keyifle okuduğum bir kitap oldu.
Öncelikle kitaba dair özellikle hoşlanmadığım birkaç şey var onları söylemek istiyorum. Kitapta çok fazla "şahane" kelimesi kullanılmıştı. Özellikle bazı yerlerde bir sayfada iki üç kere geçiyordu ve bana fazla geldi. Yani Güney'in ne kadar büyüleyici ve saf bir güzelliği olduğunu biliyoruz diğer hikayelerden bu yüzden "harika", "çok güzel" ve "muhteşem" kelimeleri de yeterince iyi ifade ederdi diye düşünüyorum. Devamlı "şahane" kelimesinin kullanılması rahatsız edici buldum. Ayrıca "dikelmek" fiili kullanılmıştı bunun yerine de "dikilmek" fiilinin kullanılmasını tercih ederdim. Bunu aklıma gelmişken söyleyeyim dedim bu tamamen tercih meselesi ve kullanılmasını çok da sorun değildi. Ama şahsen ömrüm boyunca yetecek kadar "şahane" kelimesi okudum diye düşünüyorum :)) Bunun haricinde kitabı kötü olarak eleştirebileceğim bir nokta yoktu.
Aralarda Doğan'ın ve Tamer'in ilişkilerini okumak güzeldi. Özellikle Tamer ile Natalia'nın düğünlerini okurken zevk aldım :)) Tamer'i baba olarak daha fazla okuyabilmek güzeldi.
Tahir ve Güney'in aralarındaki konuşmalar, sohbetler ve tavırları okumak bazen çok eğlenceli bazen de sinir bozucuydu ama bazen de neden kadın karakterleri bir yerde bu kadar pasif oluyor dedim de. Özellikle Tahir'in Gamze'nin evinde vuruluşundan sonra Güney'e karşı takındığı tavırlardan ve soğukluktan sonra ben geçmiş karşısına bütün hissettiklerimi söylemiş sonra da çekip gitmiştim. Hani bir yerde Güney'in suçsuzken suçlu görünmüş gibi geldi. Tahir yeni gelin gibi naz yaptı resmen. Yok efendim güvenmiyormuş sadece işini iyi yapıyormuş falan filan... Arkadaş insan güvenmediği bir insanı ne olursa olsun yanında kalmasına izin vermez. Çok kızdım bu sayfalarda ve yine alttan alan Güney oldu.
Neyse kitapta okurken çok güldüğüm bir yer vardı. Güney'in düşüncesi...
"Aptal adam! Ne işin var terörle, teröristle? Ülkenin sayılı zenginlerinden birisin. Otur işte seksi poponun üzerine! Paranın ve yakışıklılığının tadını çıkar."
Özellikle son iki cümleyi okurken çok eğlendim :)) Yabancı yazarlardan bu cümlenin benzerlerini devamlı okurken Türk bir yazardan da okumak güzeldi :))
Kitabı genel olarak yorumlamak gerekirse, güzeldi. Özellikle merak ettiğim kişilerin hikayesiydi ve güzel bir şekilde yazılmıştı.
Gerçi Tahir, Doğan ve Tamer'in karakteristik özelliklerinin aynı olması ve sevdikleri kadınlara karşı tutumlarındaki benzerlik... yazarın kalemindeki tonlamanın hiç değişmediğini gösteriyordu yani demek istediğim başta erkeğin kadının peşinden koşması, kadının nefret etmesi, sonra aşık olmaya başlanması, erkeğin geri çekilmesi ve kadının peşinden koşması, sonunda da evli mutlu çocuklu olayı.
Klasik tarzda bir aşk hikayesiydi anlayacağınız ama ben yine de zevkle okudum. :)) Çaktırmayın ama zaten mutlu sonun garanti olduğu hikayeleri hep sevmişimdir bu da sevmemin başka bir nedeni.
Kapak tasarımı diğer kitaplarının kapaklarına kıyasla çok çok daha güzeldi. Benim için yıldızlı pekiyi alacak kapaktı :))