O tarifsiz biçem bu kitapta da doruk noktasındaydı. İlk kırk sayfası ağır bir gülle gibi ilerliyordu ki, yazar melekler üzerinden dille nasıl oynayabildiğini gösterdi. O dönümden sonra kurgu derinleşmeye başladı. Birkaç noktada elim kitapta, ağzım açık duvarları seyrettim. Bunlar güzel tepkilerdi... Oysa ''Puslu Kıtalar Atlası''nı okurken verdiğim tepkilere yakın tepkiler vermek isterdim.