İnternet ortamında lüzumsuzca şişirilip parlatılmış kitaplardan biri.İnandırıcılıktan son derece uzak bir karakter:Zorba. Ne yazarın lanse ettiği gibi bir "büyük ruh" ne de "deli"...Yetmişine merdiven dayamış, kösnül bir adam...Yaşlı bir ergen...Tabir caizse bizdeki sapık, dinci dedeler gibi :) Betimlendiği kadarıyla koca elli, koca kulaklı, kıllı burun delikleri olan bir adam, birlikte olduğu kadınların saçlarından kestiği tutamlarla bir yastık dolduracak kadar seksapaliteye sahip bir maden işçisi (!) Bıktırırcasına öğütleriyle "bilge kişi" olarak sunulmaya çalışılmış ancak değerli sayılabilecek aforizmalar, onun ağzından verilince ziyan olmuş yazık ki..Kahraman-anlatıcı "kitabi bilgi"yi, Zorba ise halk okulunu ve bilgeliğini sembolize ederken aslında ikisi de sınıfta kalıyor benim gözümde.Yazar, toplumun cahilliğini ve yobazlığını eleştirmeye çalışırken, en azından kahramanlarından birini erdemli kılabilirdi ya da hiç böyle bir iddiada bulunmayabilirdi -kitabın sonlarında böyle bir iddia var çünkü- Kadınlarla ilgili sürekli tekrarlanan "dul, kart dilber..." gibi yakışıksız ifadeler, her iki kahramanın da dilinde olmasaydı, toplumsal eleştiriye bağlayabilirdim bu durumu.Kadın, sürekli, bir zevk objesi, erkeğe mutlak surette ihtiyaç duyan sığ ve zavallı bir varlık olarak gösteriliyor. Zorba, kadınları severmiş gibi görünüyor sadece.E hal böyleyken bir de Malena'ya bağlamak nereden çıktı o zaman? Kendi içinde tutarsız buldum doğrusu. İki kahramanın dostluğu bana duygu olarak hiç geçmediğinden romanın sonundaki duygusallığı da manidar bulamadım haliyle. Kitabın ilk yarısında bıktırırcasına kullanılan "patron" kelimesi, son derece kulak tırmalayıcı; patlayıcı bir ünsüzle başlayıp küçük ünlüye de aykırı olan bir sözcüğün bu denli çok kullanılması -ki bu pürüz çevirmenle de ilgili olabilir- rahatsız edici.Romanda coğrafyanın tanıdık olması "rakı, zeytin, incir, tespih, nargile, santur..." gibi aşina olduğumuz sözcükler, benim için hoş olan taraftı.Akdeniz toplumlarının ortak kültür özelliklerinin kitaba yansıması hoş...Kitabın sonlarındaki türkü bizim "İki Keklik" türkümüz neredeyse.Bunu ortak kültürel değerlerle açıklayabileceğimiz gibi Yunanlıların arakçılığına da bağlayabiliriz :) Umarım fazla nobran olmamışımdır bu değerlendirmelerle çünkü kitap tam bir hayal kırıklığıydı benim için.Ama sonuçta bir edebiyat eleştirmeni değilim, sade bir okur olarak düşüncelerimi paylaşmaya hakkım olsun. Sevmedim kitabı vesselam...Kızgınlığım da kitaptan ziyade beklentiyi yükselten mecralara aslında...
Merhaba, ben sizin kadar sabırlı olamadım, kitap hediye olmasına rağmen yarım bırakmak zorunda kaldım. Yorumda bahsettiniz durumlara (okuduğum yere kadar) katılıyorum. Neden bu kadar beğenildiğini bende anlayamadım. Zorba'nın sürekli yaşadığı ilişkileri anlatması, tekrara düşmesi nedeniyle okumayı bıraktım. Bana bir şey katacağını düşünmüyorum.