Birlikte seçelim, birlikte okuyalım, isteyen ve okuyanla birlikte tartışalım📖📚📒
Colette daha önce hiç okuduğum bir yazar değildi. Kısacık bir öyküsüyle kendisini tanımak da mümkün değil ama hayat hikayesi epey ilginçmiş.
Öyküye gelirsek, yirmi yıllık sakin bir ilişki sonrası terk edilmiş bir adamın ayrılık acısı çekmeye başlamasını anlatıyordu öykü. Adamın duygularını güzel verebilmiş bence. Şafak her zamanki şafak ama o ayrılık acısı geçene kadar iyi hissettirmek yerine kötü hissettirecek. Metin olmaya çalışan karakterin içindeki boşluğu kabullenip ağlamaya başlaması güzel bir son olmuş bence.
Bu arada Colette'in biyografisinde modern çağın kadınlarına yol açtığına dair şeyler yazıyordu ve bunu dönemin diğer kadın yazarlarının aksine erkekleşerek değil dişiliğini korumaya devam ederek yapıyormuş. Bu düşünceyi bu eserle de ilişkilendirmeye çalıştım ister istemez. Fakat öykünün başında kadının sadece evin düzenini sağlayan, erkeği düzene davet eden varlık olarak resmedilmesini bu düşünceye aykırı buldum. Bu düşünceye göre evin düzenini sağlayabilen erkeğin bir kadınla aynı evde yaşamaya hiç ihtiyacı olmayabilir:) Yine de sonuna doğru bir ilişkinin gerçek anlamını gösterdi öykü.