Amatör Yazarlar

Yazmayı sevdiğinizi ve ileride bir yazar olmak istediğinizi düşünüyorum. Gelin, fikirlerimizi paylaşalım. Neler yazarsınız? Yazarken nelere dikkat edersiniz? Hiç kitap çıkarmaya çalıştınız mı? Hadi, bu grup sizi bekliyor! :)


Tür: Amatör Yazarlar | Açılış, 09 Temmuz 2011
<< tüm tartışmalar

Hikaye yazalım.

Tartışma Cevapları

81 ile 90 arası cevap gösteriliyor, toplam 102 cevap.
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Üçü de uzun süre, Tahsin'in gidecekleri yer ve plandan bahsetmesini beklediler. Tahsin susuyordu. O an belli etmek istemese de kızgındı.
Müge, onca zaman kendisine itaat etmiş, Bora geldikten sonraysa sanki tüm yaşadıklarını, öfkesini unutuvermişti. Bir adamın, onu bir anda bu denli değiştirebilmesi, hem şaşırttı hem de kaygılandırdı Tahsin'i . Dikiz aynasından Müge'ye baktı. Göz göze geldiler Müge'yle ve kendini konuşmak zorunda hissetti o an.
-Çaldığınız arabanın sahibi şikayetçi olmamış. Oldukça korkutmuş olmalısınız...
sessizlik.
Nazenin merakla Müge ve Bora'ya baktı. "uzun hikaye" dedi Müge. sustular..

Şebnemse(aylin mi Şebnem mi yazsam bilemedim karışmasın diye şebnem yazdım) Tahsin'le buluşacakları yere gidiyordu. Babasını bu defa atlatabilmişti ve ondan sonsuza kadar kurtulmayı çok istiyordu.
"O adamdan" - büyük patron diyorlardı ona..- nefret ediyordu çünkü ne halt yediğini iyi biliyordu.
Bütün o kadınlar...Ve Yeşim..
Tek suçu alışveriş merkezinde babasıyla gezerken Şebnem' e rastlamak olan Yeşim.. En iyi arkadaşının ablası olan Yeşim.. Ona babasından uzak durmasını söylemişti aslında fakat Yeşim yanlış anlamıştı. Aralarında sadece iş ilişkisi varmış. Zaten bu nedenle uyarmak istemişti onu...

Bir kaç saat önce otel odasının dışında bekleyen o iki aptalı düşündü. Bir kadın ve hiçbir şeyden haberi olmayan bir adamla baş edemeyen iki koruma.
Onu kaçırmaya gelenleri sakinlikle karşılamıştı. Belki de babasından alacağı intikamı kolaylaştıracaklardı..


(Bu da benden olsun..:d Haydi bakalım bir de Şebnem katıldı..karmaşayı .çözelim derken..:P )

11 yıl, 9 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Köşeyi döndüklerinde Müge birden çantasını Bora'ya fırlattı, sırtını kenara yasladı. Aynı anda adam köşeyi döndüğü gibi yüzüne sıkı bir yumruk attı. Bora ne yapacağını şaşırmıştı. Kıpırdayamıyordu. Müge o adamla boğuşurken Bora bir diğerinin gelmekte olduğunu gördü. Adam Müge'ye yumruk attı. Bu kadarı fazlaydı. Bunu yapmamalıydı. Ani bir hareketle Müge'ye vuran adama saldırdı. Adamı zaptetmeyi başardıklarında Müge "Çanta!" dedi nefes nefese. "İğneler!" Bora çantayı bulup açtı. İğnelerden birkaçını Müge'ye attı. Müge birini açıp keskin bir hareketle adamın boynuna sapladı. "Sen!" dedi Bora'ya pis bir bakış atarak. Ama diğer adam iyice yaklaşmıştı. Müge koridoru kontrol ederken gördü onu. Adam da Müge'yi. Koşmaya başladı adam. Köşeye varınca tam elindeki silahı kaldırmıştı ki Bora arkadan bir iğneyi adama sapladı. Bora ve Müge, nefes nefese, önlerinde iki baygın adam, öylece durdular biraz. Müge konuşabilir hale geldiğinde "Sen!" dedi tekrar Bora'ya. "AKLIN NERDEYDİ SENİN?"

11 yıl, 11 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Müge odanın kapısını tıkladı. İçeriden "Evet?" diyen bir kadın sesi duyuldu.
"Oda servisi." dedi Müge. "İstediklerinizi getirdik."
Kısa süren bir sessizlik oldu. Kadının homurdandığı duyuluyordu. Müge kapı tokmağının oynadığını fark etti ve kendini kadının üzerine atılmak için hazırladı. Onu paket yapmak ve kimseye duyurmadan buradan çıkarmak gerekecekti. Kapı yavaşça açıldı.
Müge hayretle, kendisini aralıktan seyreden 15 yaşındaki kıza baktı.

11 yıl, 11 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

desenize, geleceğin roman yazarları buradan çıkacak :)

11 yıl, 10 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Tahsin "ve acele edin " diye ilave ederek geldiği gibi sessiz adımlarla kapıdan uzaklaştı. Bora bir süre sessizce mügeyi seyretti. Ani bir hareketle okşamayı çok sevdiği narin yanaklarından öptü. Çok uzun zaman oldu diye geçirdi içinden.
"Hadi gidelim" dedi Bora. Müge de hemen kalkmıştı sandalyesinden.Yanaklarındaki sıcaklık onu eskilere götürmüştü.
"Ben o oteli biliyorum"dedi Müge.
"Tamam o zaman, vakit kaybetmeyelim Müge."
Kapının önüne çıktıklarında güneşin sıcaklığı vücutlarına çarpmıştı. İçerinin kasvetli ve soğuk havasından sonra güneş çok iyi gelmişti. Kapının önünde duran araçlardan birine yürüdü Müge.Bora da onu takip ediyordu.

11 yıl, 11 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

"Böyle olacağını düşünmemiştim!" diye kükredi Müge. Tahsin telefonu kulağından uzaklaştırmak zorunda kaldı. Müge arabanın arka koltuğuna kaçamak bir bakış atarken Bora arabayı sürüyordu. "Büyük bir kız bekliyordum. Bir kadın bekliyordum Tahsin! Bu kız benim yarı yaşımda!"
"Bazen amaca ulaşmak için kundaktaki bebek bile ölmelidir tatlım." Tahsin'in sesi keyifli geliyordu. Hafifçe öksürdü. "O süt çocuğu yanında mı?"
Müge göz ucuyla Bora'ya baktı. Adam dalıp gitmişti. "Evet ama konu bu değil." Müge kendini güneş vuran kaldırımlara bakmaya zorladı. "Yata geliyoruz ama kafam çok karışık."
"Tereddütlerini anlıyorum tatlım. Bu arada kız hiç zorluk çıkarmadı mı?"
"Hayır." Müge gözlerini devirdi. Tahsin'in onu anladığı yoktu. "Hemen bir çanta yaptı ve yanımızda bitti. Şimdi de müzik dinliyor. Büyük Patron'un kendisi gibi sorunlu bir kızı var."
Tahsin'in yaşına yakışmayan kıkırdaması ahizeye ulaştı. "Ne zaman burada olursunuz?"
"On dakika. Belki on beş. Bu arada," Müge kaşlarını çatmıştı. "Sana güvenirim, bilirsin. Ama merak ediyorum da Büyük Patron'dan kızı karşılığında ne isteyeceksin?"
Tahsin gülümsedi. Aylardır itaat eden Müge, en sonunda bir şeyler öğrenmek istiyordu. Hiçbir zaman nereye gittiklerini, ne yaptıklarını sormamış, daima emirleri yerine getirmişti. Çünkü kurtulduğu yere karşı duyduğu nefret, intikam tutkusunu tetikliyordu. Ama şimdi, yanında o çok sevdiği adam varken, sadece intikamını değil, geleceğini de düşünüyordu. Ve onca ilacı içerken sesini çıkarmayan kadın, ufak bir kız için kaygı duyuyordu.
Tahsin'in gülüşü yayıldı. Müge'nin hissettiği şey annelik duygusu olmalıydı. "Bir şey istemeyeceğim." Müge nedensizce nefesini tuttu. "Bir şey yapacağım." Tahsin telefonu kapattı.
Kadın bir süre sessiz kaldı. Şaşkınlıkla ağzı açılmıştı. Bora dalgınlığından sıyrılıp onun endişesini fark etti. "Ne oldu?" diye sordu kaygıyla. "Ne dedi?"
Müge bir çırpıda tekrar arka koltukta oturan kıza baktı. Kız hala müzik dinliyordu ama karışıklığı fark etmiş gibi kaşlarını çatmıştı. Kadın Bora'ya döndü. "Allah kahretsin," dedi öfkeyle. "Sağa sap. Çabuk sağa sap."



Konunun nereye gideceğini göremiyorum. Bana yardım etmeye devam edeceğinize olan inancımla yazıyorum. Umarım hepiniz bir gün hak ettiğiniz yere gelirsiniz. Umarım hepiniz cümlelerinizle bir insanın hayatını değiştirirsiniz. Keyifli okumalar :)

11 yıl, 11 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Konuşacak çok şey olmasına rağmen sessiz bir yolculuk yaptılar. Müge bilmesi gerekenleri anlatmak dışında ağzını açmadı. Ancak onun da uzun uzun konuşmak istediği her halinden belliydi. "Bizi engelleyen ne?" diye düşündü Bora. Tam sessizliği bozmak üzereydi ki Müge'nin sesi onu bastırdı. "İşte burası," arabayı park edip kemerini çıkardı. Bora konuşmayı ertelemenin daha uygun olduğunu düşündü. "Büyük patronun kızı, bu otelde mi kalıyor? Ah, ne tuhaf" dedi Müge sesinde belli bir alayla. Gülümseyerek Bora'ya baktı. Onun bu alaycı haline bayılırdı Bora. Hiçbir şeyi umursamaz, sakin ve daha... genç. Sahi, yıllar nasıl da yaralamıştı onu? Artık çok daha ciddi bir duruşu ve belli etmemeye çalıştığı bir tedirginliği vardı. Hala genç olmasına rağmen eski Müge yoktu artık. "Aslında," diye düşündü, "yıllar değil, yaşananlar bu hale getirmiş onu". İçini bir hüzün kapladı. O bunları düşünürken Müge girişe varmıştı bile. Bora düşüncelerinden Müge'nin çığlığıyla sıyrıldı.

olaylar çok mu hızlı gelişti, ne dersiniz??

11 yıl, 11 ay     
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

Ona "sendeydi" demeyi isterdi ama bu ortamda demek istemedi, sadece sustu. Bora adamın elinden düşen silahı aldı.Artık nerde ne olacağını hiç tahmin edemiyordu. Müge ile kapalı olan kapıya doğru yürümeye başladılar. Bora da hızla hareket ediyordu. Artık o da olaylara kendini kaptırmıştı. Müge hayretle ondaki değişikliği izliyordu. Odanın kapısına geldiklerinde Boranın eli tetiğe gitmişti bile. Müge onu sakin olması konusunda uyardı.

11 yıl, 11 ay     
4 kişiden 4 kişi beğenmiş.

Teşekkürler fatihbayraktar ve busesun :D


Bora sessizlikten sıkılıp hafifçe öksürdü. Müge gözlerini, çoktan doğan güneşten çevirip Bora'ya baktı. Gözlerindeki hüzün dağıldı. Gülümsedi.
Bora apansız "Beni özledin mi?" diye sordu.
Müge gülümsemeye devam ederek "Bunu ben sormalıydım." dedi. "Kız olan benim."
"Aşık olan da benim." Bora ellerine baktı.
"Benim aşık olmadığımı nereden biliyorsun?"
"Beni terk ettin." İnanamıyormuş gibiydi. "Durduk yere, ben tam sana evlenme teklif edecekken, yüzük kutusunu kapattın, gitmen gerektiğini söyledin ve gittin. Ne içindi peki? Söyle Müge, ne içindi?"
Müge karamel gözlerini kocaman açmıştı. Böyle bir tepki vermesini beklemiyordu. Bora değişmiş miydi yoksa? "Bu işin içindeydim." Kız kıpırdandı. Bir açıklama yapması gerekiyordu ve artık yalana yer yoktu. "Büyük patron için çalışıyordum. Ona kimsesiz kızlar buluyordum. Tahsin de kızları toplayıp deneylerin yapıldığı yere götürüyordu. Ama sonra" Durdu ve derin bir nefes aldı. "Bir kız, aklımı başıma getirdi. O kadar masumdu ki, bana seni hatırlattı." Yüzüne hüzünlü bir gülüş oturdu. "O an her şeyden vazgeçtim. Yemin ederim, bırakıp gitmek istedim. Ama Tahsin'in kızı kaybolunca kaçış planlarım iptal oldu. Kızı sonra oranın morgunda buldum. Meğer onu da harcamışlar."
Bora kaşlarını çattı. Fazla bilgiler beynini yoruyor, onda kusma isteği uyandırıyordu ama merakı ağır bastı ve "Sonra ne oldu?" diye sordu.
"Kaçmaya çalıştık." diyerek omuz silkti kız. "Tahsin'i intikamını ertelemek için ikna etmek zor oldu. Bir plan yaptık, bir gece oradan çıkmaya çalıştık. Olmadı. Yakalandık. Tahsin'in kulağını kestiler. Beni hamile bıraktılar." Durdu ve gülümsedi. "Ama sonunda kaçabildik. Kurtulduk oradan."
Bora derin bir nefes aldı. Öfkelenmek elinden gelen tek şeydi. Keşke bunların hiçbiri olmasaydı. Keşke Müge'nin masadan kalkıp gitmesine engel olabilseydi. Ama yapamamıştı. Müge gitmişti. Ve şimdi hamileydi, değil mi?
Müge, iç sesini duymuş gibi "Hamile değilim." dedi. "İlaç içtim. Bebek yok."
Bora, rahatlaması gerektiğini düşündü. Aslında ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Müge çok acı çekmişti ve o yanında olamamıştı.
Uzun bir sessizlikten sonra "Gitmemeliydin..." diyebildi sadece.
"Evet." dedi Müge. "Gitmemeliydim. Seni bırakmamalıydım." Sandalyesinden kalktı ve Bora'ya yaklaştı. Onun hemen yanındaki eski sandalyeye oturdu. "Seni özledim." Dolan gözlerini kırpıştırdı. "Ve aylar sonra seni burada gördüğüm için çok mutluyum." Gülümseyerek Bora'ya döndü. "Sen bu işe nasıl bulaştın?"
"Seni aradım." Bora da gülümsedi. "Ve buldum."
"Evet, Bora. Beni buldun."
Bora sık nefesler almaya başladı. Müge'nin yüzü ona çok yakındı. Birkaç santim, diyordu içinde. Seni özledim Müge. Müge'nin nefesini içine çekti, gülümsedi. Öksürük sesini duyana kadar ona yaklaşmaya devam etti. Sesin geldiği kapıya isteksiz bir bakış attı. Tahsin kapıda dikilmiş onları izliyordu.
"Romantik anınızı böldüğüm için üzgünüm." dedi. Sesinde bir kınama vardı. "Büyük patronun kızını bulduğumuzu söyleyecektim. Kız bir otelde kalıyor. Ve onu almaya kim gidecek, biliyor musunuz? Evet, siz. Toparlanın ve kızı gidip alın. Vakit kaybetmek istemiyorum. Yıkmam gereken bir imparatorluk var."

11 yıl, 11 ay     
4 kişiden 4 kişi beğenmiş.

Sınav senemde olduğum için vakit ayıramıyorum pek, üzgünüm :)


Müge ayağındaki çamuru temizlerken içinde bulunduğu şoku hala atlatamamıştı. "Yerin altında, gerçek bir tünel..." İnanamıyormuş gibi başını salladı ve diğer ayakkabısını temizlemeye koyuldu. "Ve bu oda? Bunları ne zaman yaptın? Bu tüneli nasıl kazdın? BAM'ın bundan haberi var mı?"
Bora akvaryumdaki ölü balıklara bakarak "Ne zamandır boş?" diye yeni bir soru ekledi. "Bu arada hala isminizi bilmiyorum."
"Bana Nazenin de. Başka sıfatlara ihtiyacımız yok." Müge tek kaşını kaldırdı, Bora yutkundu. "Bu tünel ve oda, ben çalışmaya başladığımdan beri vardı. Ama bunu yalnızca Tahsin ve ben biliyorduk."
Müge daha fazla açıklama bekledi ama isteği gerçekleşmedi. Gri kapıdan çıktıktan sonra daldıkları çamurlu ormanı ve ormanın sonundaki gizli girişi düşündü. O girişe gireli ne kadar olmuştu? Bir saat mi? İki mi? Uzun bir tüneldi ve bacakları ona isyan etmişti ama bunlar umurunda olmamıştı. Anneannesinin bir deha olduğunu düşünmüştü. Ya da bir deli... Her neyse işte.
Etrafına bakındı. Bulundukları yer küçük bir odaydı. Penceresi yoktu ve meşe, oymalı kapı, zeminden otuz santim kadar yüksekteydi. Odanın içerisine, kapının karşısına, duvara paralel şekilde, eski, demir bir yatak konulmuştu. Yatağın beyaz örtüleri tozdan ve küften rengini kaybetmiş, neredeyse griye dönmüştü. Hemen yanında eski, çekmecesiz bir masa vardı. Yatağın ayak ucunda çıktıkları küçük tünel deliği bulunuyordu. Odanın içine birkaç sandalye dağıtılmış, sandalyelerin kumaşları sık kullanılmaktan yıpranmıştı. Odadaki tek yeni şey, kapının yanına, bir sehpanın üzerine bırakılan akvaryum olmalıydı. Onun da suyu kirlenmiş, balıkları açlıktan ölmüş, geriye leş ve küf kokusu bırakmıştı. Müge odanın ne kadar havasız olduğunu fark edince yüzünü buruşturdu. Gri duvarlar üzerine geliyordu sanki.
"BAM'ın açılımı ne?"
Bora, kocaman açtığı gözlerle ona bakıyordu. Müge içinden, onu bu işe hiç bulaştırmamış olmayı diledi. Ya da evlilik teklifini kabul etmeyi... "Kelime oyunu arama." İstemeden omuz silkti. "Bilimsel Araştırmalar Merkezi."
Bora bu kadar kolay bir şeyi bilememenin verdiği utançla başını önüne eğdi. Bir erkeğe göre daima kolay utanırdı. "Anladım." Dönüp Nazenin'e baktı. "Ne yapıyorsun?"
Nazenin yatağın altına uzattığı başını geri çekti. "Buralarda silah olmalıydı." Umutsuzca ofladı. "Ama şimdi yok."
"Eğer silahlar yoksa bunun tek bir açıklaması var." Müge kollarını birbirine doladı. "Tahsin buraya uğramış."
"Nazenin'in yaşadığını biliyor mu?" Bora kaşlarını çatmıştı. "Üstelik burada bir silah bulsak bile muhtemelen kullanılamayacak kadar eskidir."
"Bu adam hiçbir şey bilmiyor. Yanımızda bir çocuk taşıyoruz."
"Anneanne!"
"Yalan mı?"
"Bize lazım olacağını sen söyledin."
"Büyük ihtimalle lazım olamadan ölecek." Müge'nin çalan telefonunu duyunca bir an sustu. Kız telefonu çıkartamadan "O şeyi buraya kadar getirdin mi?" diye sordu. Sesinden ölümcül öfkesi okunuyordu.
Müge işte o zaman anladı. Tahsin'in onları bulması ne kadar zamanını alırdı ki? Telefon ekranına bakınca aptallığı yüzünden kendine bir kez daha kızdı. Bunca yıldır hiçbir şey öğrenememişti. Hem de hiç...
Yavaşça telefonu açtı. Tahsin konuşmasını beklemeden "Seni affediyorum." dedi. "Düşüncen çok hoştu ama kız bir bok yığını çıktı, değil mi? Hemen girdiğiniz tünelden geri dönün. Ormanda sizi bekliyorum. Yanındaki adam da polis tarafından 'çocuk kaçırma' suçuyla aranıyor. Bir de," Durdu ve gülümsedi. "Nazenin'e onu özlediğimi söyle." Ve telefonu kapattı.


:)

11 yıl, 10 ay     
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar