Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

İskender Pala' dan Alıntılar

Tartışma Cevapları
« geri 1 2

1 ile 10 arası cevap gösteriliyor, toplam 14 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

"İnsanlar yaradılışları gereği madde ile mana dengesinde yaşamak isterlermiş. Madde tükenince geride bıraktığı boşluğu mana doldurur; yahut mana yükselince madde bedeni terk edip gidermiş."

-Od

11 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Taze toprak kokusunun hüznünü kim kabullenebilir ki?!

***

Nefsine ağır geleni sakın kimseye tatbik etme!

***

Birbirimizi o derece sevdik ki, sonunda seven ile sevilenin sıfatları değişti, huylarımızı karşılıklı huy edindik. İkimiz de kendi ihtiyaçlarimizdan geçip, yekdiğerimizin ihtiyaçlarını düşünür olmuştuk. Artık ben dediğimiz de aslında sen demiş oluyorduk. Anladım ki insan, bu dünyaya bir dava için değil bir sevgi için gelebilir.

***

İlk rastladığı kişiye mutlaka " Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi?" diye sorar, cevap ne olursa olsun, "Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı" derdi.

***

Zavallı, dünyaya eser bıraktığını zannediyordu ama hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan, sonunda hiç yaşamamış gibi ölen adamlardan bir farkı yoktu.

-Od

11 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.


"Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına 'süveyda' yahut sevda derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü sevda, kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa Âşık artık ne yaptığını bilmez olur."

-Od

11 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

Elbette lale doğuludur. Hristiyanlık kadar, Musevilik kadar, İslamiyet kadar doğuludur yani... Lale utangaçtır, taze bir gelin kadar, iltifat görmüş bir nazenin kadar utangaç yani... Lale altı yaprağı ile hercaidir, batılar ve kuzeyler kadar, alt veya üstler kadar... Lale sabr u sebatın, ölümden sonra dirilmenin adıdır yani, ekim mevsiminde ekilip, nisan mevsiminde açacak kadar. Lalenin serencamı necip Türk milletinin tarihi sayılır yani; ikisininde zaman atlasında yaptıkları yolculuklar sanki örtüşmektedir. Türk milleti de tıpkı lale gibi taşralı olarak nitelendirilmiştir yani. Çünkü o kırda, bozkırda yaşar. Ancak bozkırın tahakkümü onun elindedir. Yani bozkırda söz sahibi odur. Dolayısıyla oranın sultanıdır. Şehre geldiğinde taşralı olarak kabul görmez ve oradan uzaklaştırılmak istenir. Çünkü şehirde yaşayanlara göre yani, medeniyetten bihaber olan Türkler buraya yaraşık değillerdir. Tıpkı kırların çiçeği laleleri bahçelerine almayan milletler gibi yani. Bundan dolayı Avrupalılar Türkleri hep geldiği yere bozkıra geri göndermek isterler yani. Bu isteğe kulak tıkayan ve şehirde bulunanlarla mücadele eden Türkler önce şehre yerleştikten sonra, yani hem kurdukları üç kıtaya yayılan cihan devleti ile hem de oluşturdukları kültür ve medeniyet ile yani, bütün dünya milletlerinin dikkatini çekmiş, sonra da onların gıpta ile baktıkları bir hüvviyete sahip olmuşlardır. Böylece hor görülen, yani tahkir ve tazir edilen, küçümsenen asil Türk milleti tıpkı lalenin ışığı gibi parlayarak bütün dünya devletlerinin sultanı haline gelmiş ve tek güç konumuna yükselmiştir. Çiçekler içinde lale ne ise milletler içinde Türk odur. Öte yandan lale, aşkın adıdır. Hatta belki bağrındaki karalarla aşkın adıdır. Hani şu, bağrını firkat ateşlerinin yaktığı özge aşkın yani... Kadife kadife lalenin taç yaprağı üzerindeki bir çiğ tanesinin yıldırım düşüp de bağrını yakmış gibi... Yoksa yüzlerce lale isminde bunca aşk ahengi ve şiirsellik bulunabilir miydi yani?

-Katre-i Matem-

11 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

"Aşk, sevilen için bir hiç ise de, seven için heptir. Eğer, ey güzel, sana gücenme gücüm olsaydı, bu duyduklarım için gücenirdim. Amma bunun için aşkımdan geçecek değilim!"

-Katre-i Matem-

11 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Bütün sazların sesi ruhlar aleminde bulunan derderten adlı bir sazdan çıkar. Allah Adem atayı yarattığı vakit ruh onun çamurdan bedenine girmek istememiş. Allah o vakit derderten sesini cennete göndermiş. Ruh bu ses ile kendinden geçip mest olunca Adem atanın bedenine girmiş. İşte bugün musikinin ruha gıda, cana safa olmasının sebebi odur.

-Katre-i Matem-

11 yıl, 5 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

Ben sevginin ne olduğunu hiç durmadan anlamaya çalışıyorum. O benim için bazen ruhta parlayan bir güneş oluyor; bazen o güneşte görünen ruh.Yani o henüz açıklanamayan bir şey. Hani şöyledir, böyledir denilemeyen bir şey.İnsan onu ancak hissederse tanır.
-Şah&Sultan-

11 yıl, 8 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.

Ben gülmenin sevgiyi arttırdığına o günlerde inandım. İnsanlar birbirlerine gülüyorsa aralarında nefret, birbirleriyle gülüyorlarsa aralarındaki sevgi çoğalıyordu.

-Şah & Sultan-

11 yıl, 8 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Dünya kavgasını gönülden sürüp çıkarınca orada hakikat (Allah) kendini gösterir. Hayattan maksat da zaten gönülleri böyle aydınlatmak değil midir?

-Şah & Sultan-

11 yıl, 8 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Bir kerre dokunsan teline saz-ı derûnun
Bin türlü nevâişle düzelmez bozulunca

( Gönül sazının teline hata ile bir kere dokunmaya gör; eğer bozulursa artık bin defa tamire kalkışsan yine düzelmez..)
Katre-i Matem- sayfa 22

11 yıl, 8 ay     
« geri 1 2
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar