Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Kadın erkek eşitliği konusu o kadar derin ki, buraya yazılamaz...
Bu konu okadar derin ki, aşılması gereken o kadar çok algı sorunu var ki;
Felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi bilimlerin ilgi alanının çözmesi gereken sorunlar o kadar ki...
Biz neyle uğraşıyoruz, erkek kadını dövüyormuş, bu mu mesele. Siz meselenin hasını görün şimdi:
Biraz felsefe yapalım ve din konularına dalalım biraz!
Ben size bir soru sorsam:
Sahi, (eşitlik peşindeki kadınlar) siz hala Allah'a Tanrı mı diyorsunuz?
Bir soru daha sorayım size:
Siz hiç Allah'a Tanrıça diyen bir feminist gördünüz mü?
Önce Biraz mitoloji;
Fiilde erkek tanrılar üstüdür (mesela Zeus en büyük tanrıdır ve erkektir), ama aslında mitolojide tanrıça tanrıdan üstün(mü)dür; üstünlüğü tanrıdan daha üstün olduğundan kaynaklanmıyor, tanrıçanın yokluğu tanrının yokluğu olacağından kaynaklanıyor. Tanrının yokluğu tanrıçanın yokluğu değil, tanrıça tanrının varlığına nedendir, ama yine de tanrı tanrıçadan üstündür. Ne yapan paradoks...
Tanrı derken aslında erkek bir Tanrıdan bahsediyoruz, Tanrıça demiyoruz mesela. Niye Tanrı diyoruz da Tanrıça demiyoruz. İşte bu yüzden Tanrı İslamda Allah'ın karşılığı olamaz diyoruz, niye. Çünkü eğer Allah'ın Türkçesi Tanrı olmuş olsaydı o zaman Allah'a erkeklik vasfı veririz ve şirke düşmüş oluruz. Benim kastım o değil diyebiliriz, ama bilinçaltımızda durum böyle değil işte. Madem Tanrı ve Tanrıça kavramları var. O zaman Allah'a Tanrı diyemeyiz. Birisi çıkıp, "saçmalama, biz Tanrı derken, onu cinsiyetten uzak anlamda kullanıyoruz" diyebilir. Peki, su soruya cevap ver o zaman derim ben de: Hiç kadın Tanrıdan sözedilen bir kaynak, bir algı dünyası ile karşılaştın mı? Tanrı erkek, Tanrıça kadındır, tarihsel temel bilgidir bu... Öz Türkçe bahanesiyle Allah'a Tanrı diyecek miyiz hala? Madem diyeceğiz, o zaman Allah'a Tanrıça diyenleri de görmek isteriz!!!!?
Dikkat edin, dine göre çoğu insan şirktedir; İnsanların çoğu ağızdan Allah'ın cinsiyeti yoktur der, ya bilinçaltı, Bir psikoterapist yöntemle hipnotize edin onları ve onların bilinçaltını inceleyin, DEHŞET bekliyor sizi; Çünkü çoğu kişinin bilinçaltında Allah erkektir, melekler kadındır, aslında çoğu insan bilinçaltı çoktan dinden çıkmış kafirdir, farkında değildir. Allah'a, meleklere cinsiyet tayin eden dinden çıkar. Allah "melekler kızdır diyorsunuz, erkekleri siz mi aldınız" diye insanları tehdit etmesine rağmen Kur'anda, yine çoğu insanın beyni hala değişmiş değildir.
Egemen erkek aklı tanrıyı kendi cinsiyetine taşımışdır, melekler onun emrindedir, dolayısıyla kadındır; şimdi geleneksel müslüman fıkhına bakın, kadın diye bir şey yoktur, sadece erkek vardır. kadın diğer nimetler gibi erkeğe verilmiş bir nimettir. Allah'ı erkek, meleği kadın yapan, daha doğrusu tanrıya savaş açabilecek bir algı dünyasıyla kadın savaşamaz. Allah, erkeklerin bu algısına bir ayet göndermek gereği duymuş, artık siz düşünün işin vehametini...
Erkek müslümanlar Adem'in topraktan yaratıldığını öğrenmişler! Siz kadın müslümanlar, Havva'nın neyden yaratıldığını öğrenebildiniz mi? Topraktan yaratıldığını kimler gizledi, neden gizledi, hiç düşündünüz mü? Havva bile insandan sayılmamış, siz sayılmamışsınız çok mu? "Allah insanı topraktan yarattı" Ama bize ne öğrettiler: "Allah Ademi (yani erkeği) topraktan yarattı." "Allah meleklere, insana secde etmelerini emretti". Bize ne öğrettiler: "Allah meleklere, Ademe (yani erkeğe) secde etmeleri emretti:" Yukarıda bahsettiğim "Melekler dişidir" erkek bilinçaltı algısını hatırlayın; dolayısıyla "kadın (melekler) erkeğe (Ademe) itaat (secde) etti " algısını da...
Erkek egemen algı melekleri dişileştirmiştir, ama hepsini değil! Peki neden?
Melek kadın adıdır, neden erkek adı değildir? Tamam, hadi diyelim melekler dişidir. Peki, siz hiç kadın Azrail figürü gördünüz mü? Hani melekler dişiydi? Çünkü, Azrail 4 büyük melekten biridir. Dolayısıyla erkek egemen bilinçaltı algısı onu erkekleştirmiştir. Cebrail erkek adıdır, niye kadın adı değildir? Mesela Hrıstiyan resimlerinde (Bakire Meryem, İsa, Kutsal Ruh resminde olduğu gibi) Cebrail erkek olarak çizilmiştir. Çünkü Cebrail en büyük melektir, dolayısıyla ona dişilik yakışmaz! Erkek egemen algı 4 büyük melek hariç diğer tüm melekleri dişileştirmiştir! Diğer melekler de erkek olsaydı madem, neden olmadı bu algıya göre. Çünkü onlar küçük meleklerdir, onlara erkeklik layık değildir!
Son olarak "tövbe, tövbe, tövbe ya Rabbi" diyeyim bari!
Erkek kadın arasındaki temel sorun: CİNSİYET
Kadın erkek eşitliği tartışmasını cinsiyet üzerinden yapamayız. Kadının çalışması veya çalışmaması onun eşitliğini sağlayamaz. Çalışan kadınların eşitlik sorunu çalışmayan kadınlardan daha fazla. Çok üstün bir ekonomik güce sahip olsa da kadın eşitliği sağlayamaz. Çünkü eşitlik sorunu cinsiyet sorunundan kaynaklanıyor. Mesele cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmak. Mesela, ben bir erkeğim, senle karşılaşınca sana kadınsın diye ona göre muamele etmemi isteyen sensin, sonra eşitlikten konuşuyoruz. Genelde çalışan bir kadın normal tüm iş ve eylemleri, ruhsal ve düşünsel başarımları erkeklerler gibi başarabiliyor, ama kadın cinsiyet sarmalından çıkamıyor, buna kadının kendi ruhsal yapısı direnç gösteriyor. Erkeklerin egemenlik alanlarının daraltılmasını istememesi de cinsiyet sarmalından çıkılamamasına itici güç oluyor.
Mesele kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması veya erkeğe göre ekonomik veya düşünce yetkinliği anlamda eşit veya üstün olması değil. Mesele kadın ve erkeğin kim olduklarını bilemememiz. Genelde kadın ve erkeğin fizyolojisinin farklı olduğunu biliriz, kadın ve erkeğin duygu ve düşünce yapısının farklı olduğunu bilenlerimiz de çoktur. Peki kaç kişi erkek ve kadının (fonksiyonları bakımından) beyin yapısının aynı olmadığını biliyor (yapısal olarak erkek ve kadın beyni aynıdır, yanlış anlaşılmasın -Gidin bir psikoloğa veya noropisikiyatristse, kadın ve erkeğin beyin yapısını nekadar farklı olduğunu size anlatsın. Bilgi çağı diyoruz, doğru dürüst birbirimizi tanımıyoruz). Örneğin, Bir kadının algı dünyası ile erkeğinki aynı mı? Tabiri caizse bir kadın hayata Full HD kalitesinde bakar, erkek ise SD kalitesinde bakar. Kadın detayçı, erkek normalcıdır; kadın beyni herşeyi detayları ile algılar, erkek ise genel hatları ile; erkek daha realistir, kadın daha idealistir. vs.
Nekadar eğitimli olursa olsun, ne kadar ekonomik güç sahibi olursa olsun kadın erkek beyninin farklı olduğunu bilmiyorsa yol alamaz. Kadın, erkek beyninin algısını kendi beyni gibi zannediyor. Bir örnekle açalım: Bir sorun var, kadın beyni sorunu çözmek için beyindeki tüm bilgilere başvuruyor ve bu bilgiler arasından sonucunu çözecek bilgileri araştırıyor, süzüyor ve tüm gerekli bilgileri açık ve hatasıza varan bir oranda sentezliyor ve kullanıma hazır hale getiriyor ve kadın bu bilgiler ışında sorunu çözmeye çalışıyor. Erkek beyni ise; Bir sorun var, erkek beyni sorunu çözmek için beyindeki tüm bilgilere başvurmuyor, sadece ilgili konumdaki sonuç bilgileri alıyor ve hemen kullanıyor. Bu durumda kadın daha gerçekçi ve detaycı olmasına rağmen erkeğin genel sonuç alma hızına ve algısına yeniliyor. Bu durumda erkek kadının önüne geçiyor ve onu baskılıyor, ama beynindeki tüm bilgileri kullanmadığından hata yapma payı yükseliyor ve bunu kadına yansıtıyor, kadın doğru sentezleme yapıp sonuca gitmesine rağmen, erkeğin kararı daha hızlı olduğundan kadının doğru kararı erkeğin bilinçaltı tarafından ekarte ediliyor. Kadın, beyindeki tüm bilgileri araştırdığından az gerekli bilgileri de "lazım olur" mantığıyla kullanıma hazır hale getiriyor, bu durum erkeğin sonuç odaklı algısına ters düştüğünden kadına eksi olarak yansıyor.
Bu nedir (görsel bir nesne gösteriliyor) ?
Erkek beyni arama motorunun sonucu: bitki+çiçek=papatya
Kadın beyninin arama motorunun sonucu: sarı+beyaz+yuvarlak+taç+güzel+çiçek+bitki+saflık+seviyor sevmiyor=papatya
Genelde evli kadınlar erkeklerden daha çok şikayetçi. Evli kadınlar genelde kendi eşleri üzerinden bir çıkarsama yaparak bir sonuca varıyorlar. Karı koca üzerinden bir eşitlik tartışması olmaz. Çünkü eşitlik, aralarında mecburi veya kanuni bir birliktelik olmayan erkek ve kadınlar arasında olur. Okula giden bir erkek öğrenci ile kız öğrenci arasında eşitlik olabilir, veya bir iş yerinde çalışan bir kadın veya erkek arasında eşitlik olabilir. Bir toplumda ortak haklar bakımından kadın ve erkek arasında eşitlik olabilir. Eşitlik olgusu evli insanlar arasında olmaz. İki eşit tanrı olmaz, tek tanrı olur. Eşdeğer iki müdür olmaz, tek müdür olur. İki anne veya iki baba olmaz, tek anne tek baba olur. Evlikte eşitlikten çok eşdeğer roller ve sorumluluklar olabilir.
Kadınları psikolojik olarak en çok ezen olgu "erkeğin sözlü şiddetine dahi direnilememesi". Kadın bilinçaltı ekleri güç merkezinden konumlandırıyor. Psikolojik gerçekler şiddetin fiziki güçle ilgili değil beyin ile alakalı olduğunu kanıtlıyor. Kadın öyle bir realist ve olgun bir davranış kalıbı gösterir ki, en ağır fiziki şiddeti uygulamaya yeltenen bir erkeği tek bir kelime ile durdurabilir. Psikololojik güç fiziki güçten çok üstündür. Tüm insanların beyin yapısı eşittir ama kadının beyni erkeğinden daha yeteneklidir. Ama kadın bunu kullanamıyor. Çünkü erkeğin beyni çok hızlı reel gerçeklere uyum sağlıyor, kadının idealist beyninin algısını yeniyor. Yenilgi erkeğin üstünlüğünden değil kadının algısından kaynaklanıyor.
Şimdi biraz eğlence, biraz ironi, biraz gerçekler........
Eğer çalışan bir kadınsanız ve ben eşitim diyorsanız;
Evde eşinizle eşitlenemiyorsanız, şuna benzer bir şeyler kağıda yazıp görünecek bir yere asın :)
Kadın niye güzel giyinsin, erkek güzel giyinsin.
Kadın niye fit olmak zorunda, erkek fit olsun.
Niye kadınlar güzel olsun, erkekler yakışıklı olsun
Niye erkeğin parası olsun, kadının da olsun
Niye ev erkeğin üzerine olur, kadının üzerine olsun
Niye krediyi erkek alır, kadın alsın.
Niye kadın yemek yapsın, erkek de yapsın.
Niye erkek arabayı yıkasın, kadın da yıkasın.
Niye kız çocuk evi süpürsün, asıl erkek çocuk evi süpürsün, kız çocuk faturayı ödesin
Niye kızın akşam oldumu evinde olsun, asıl oğlun akşam karanlık olmadan evde olsun
Niye bir erkek arabada genç bayanlara yer versin, asıl oturma ihtiyacı olana yer verilsin
Niye cinsellik erkeğe göredir.
Niye kadın bakire olsun da erkek olmasın.
Niye erkek kız alsın, asıl kız erkek alsın (ben seçilmem seçilirim)
Niye kızı babalar versin, asıl anneler oğlunu kıza versin :)
Yemek faturasını niye erkek ödesin, imkanı olan ödesin (mu madde evli olmayanlar için geçerli tabi! ;=)
Niye nafaka deyince erkekler verir anlaşılır.
Niye erkeğin illa işi olsun, o zaman kadının da illa işi olsun.
Niye kadın arkadaşlarıyla eğlenemez, erkek de eğlenemesin.
Niye kadın düşünsün de erkek düşünmesin.
Niye erkek söylesin, kadın yapsın
Niye erkek boşasın, kadın da boşasın
Ya da;
Herkes o anki duruma göre davransın; ev pisse, boş olan süpürsün, dışarda işini bitiren evde olsun, boş olan arabayı yıkasın, imkanı olan krediyi alsın, imkanı olan güzel giyinsin, fit olsun. Kimin görüşü uygunsa (ister baba-ana olsun, ister küçük oğul-kız olsun) onunki uygulansın. Tecrübe bilgiden üstündür; baban okumamış olabilir, ama o senden daha tecrübelidir. Yetenek küçük büyük bakmaz; Çocuğun senden daha yetenekli olabilir, gerektiğinde onu uygula. En iyi iletişim en iyi sonucu getirir, En iyi sevdiğinle değil en iyi iletişim kurduğunla anlaşabilirsin. Eşini, çocuklarını çok sevmeye, onlarla çok ilgilenmeye uğraşma, onlarla en iyi iletişimi kurmaya çalış. Kadın programlarını, yemek programlarını, ne giysem, kimle evlensem programlarını, zayıflama, diyet sağlık programlarını değil, psikiyatrist, psikolog ve sosyologları izlemeye çalış, hatta her zaman izle...
Kadın olmak zor Türkiye'de kadın olmak daha da zor :(
"Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır." (Kur'an-ı Kerim)
"Ancak gençken yaşanabilecek olağanüstü gecelerden biriydi, sevgili okuyucu. Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parıltısına bakıp da 'Böylesine güzel bir gökyüzü altında, gerçekten kötü insanlar, öfkeli ve hırçın insanlar nasıl bulunabilir!' diye düşünürsünüz. Bu düşünce yine gençlik düşüncesidir. Dilerim sizin yüreğiniz de olabildiğince uzun bir zaman genç kalsın." (Dostoyevski)
http://www.milliyet.com.tr/ozgecan-aslan-icin-rekor-katilim-gundem-2014301/
bir erkek annesiyim günlerdir içim sızlayarak okuduğum haberlerden oğlumu en iyi nasıl yetiştiririm diye düşünmekten başka birşey gelmiyor elimden. annem hep bana nasıl namuslu olurum kendimi nasıl korurumu öğretti keşke erkek anneleri ve babaları da erkek çocuklarına kadına saygılı bırakın tecavüzü yan gözle bakılmaması gerektiğini nasıl efendi olunacağını öğretselerdi zamanında. maalesef erkek egemen bir dünyada hor görülen hep kadınlar oluyor. erke kendinde hak görüyor şiddeti tacizi ya da sokakta yürüyen hiç tanımadığı kadına bakmayı taciz etmeyi. konuşmamız gerekense idam değil bu zihniyetin nasıl değiştirilmesi gerektiği olmalı bence. özgecanın acılı babasının dediği gibi o mahluku cezalandırmak yerine onun kafasına bu şeyleri sokan nefsi cezalandırmak gerekir dediği gibi.
Sadece Türkiye de değil dünya da Kadın olmak konuşulmamalı artık. Erkek olmak konuşulmalı. Erkeklerin adam gibi adam olmaları içi dua etmeli din adamları, erkeklerin adam gibi adam olmaları için çözüm üretmeli siyasetçiler. Öyle kaba saba, ayılara kurulan kapanlar cinsinden değil, hayvan değil onlar zira, onlarda kadın gibi insanlar. Kadın gibi naif ve çaresizler. Cinsel dürtülerinin esiri olmuşlar ne yazık, içlerinde yaşattıkları canavarların. Çıkartın anneler dışarı yavrularınızın, oğulcuklarınızın içindeki bu canavarları daha küçükken. Onlara merhameti aşılayın. Babasının içindeki merhameti görsün oğulcuk. Bir çiçeği okşasın. Eğilip annesinin ayakkabısını bağlasın. Tabakları masaya dizssin, bulaşıklara yardım etsin. Artık kadın olmak konuşulmasın. Kadın olunmuyor kadın doğuluyor. Artık erkek olmayı konuşsun herkes. Adaleti konuşsun.
Biz bu çağın yetişkin kadınları, insan insanın kurdudur diyenlerin, adamın içindeki libidoyu ateşleyen naralarının, erkek adamın ayıbı olmaz elinin kiri olur diyen anaların, kadını erkeğin cinsel hazzına tatmin aracı gören medyanın, tüm kusuru kadında görüp onu düzeltilmesi gereken bir oyun hamuru olarak gören din adamlarının kurbanı olduk, ne yazık...ne yazık bu öyle güçlü bir rüzgardı ki aldı uçurdu erkekleri, içlerindeki adamlar buhar olup uçtu geriye her şeye kadir gördükleri dev libidolorı kaldı. Ne yazık....
Sevide sana kesinlikle katılıyorum,topluma örnek olması gereken sözde sanatçılar ağız birliği etmişçesine idam geri gelsin şeklinde yorum yapıyorlar.Şeriat diyorlar,şeriatın kadını ne hala sokacağından ya gram haberleri yok ya da gerçekten gerizekalılar.
Bizi medeni yapacak tek şey kadındır !
Ve bu yolda siz erkek annlerine ( ve nasip olursa bir oğlum olursa bana ) büyük görev düşüyor.
Bence kendinle gurur duy !
Çünkü bu ülkede bunca şeyden sonra bile "erkek adam sinirlidir haklı değil tabii ama yine de erkek işte" cümlesini de duydum ben hem de aynı iş yerinde çalıştığım kadından!
ülkenin bir yerlerinde hala oğullarını "erkeksin yavrum sen elinin kiri ", "paşasın sen " , "erkek adamsın ulan tabii vuracaksın" şekli ile yetiştiren KADINLAR oldukça bu asla sona ermez.
İktidar zaten bu şekilde düşünmeye,yaşamaya çok güzel yollar açtı.
Ama ben bu vahşetlerin,bu zihniyetin değişmesi için gereken şeyin yine KADIN olduğunu düşünüyorum.
Düşünsenize adam kızı öldürüyor ve ilk aradığı kişi babası !
Babası bu adamı teslim etmek yerine yardım ediyor !
Öfkelenmemiz lazım
Kadın olduğumuz için öldürüldüğümüz şu dünyayı yakıp yıkalım öfkemizle.
Evet unutmayalım Özgecan’ı.
Ama asıl, “Tecavüze uğrayan doğursun” diyenleri unutmayalım. Kadına zulmü meşrulaştıran devletin, “çocuğunuza çığlık atmasını öğretin” diyen bakanını unutmayalım .
Öfkemizi diri tutalım.
UNUTMAYALIM
Hep aynı döngü...
Önce kadına şiddetin fikri ve zihinsel (psikolojik, sosyolojik altyapısını) sübvansiyonunu sağlayarak ekmek yiyenler;
Sonra kadına şiddetin (süblimal) azmettiricisi olarak ekmek yerler.
Daha sonra da kadına şiddetin faillerini eleştirerek ekmek yerler.
En sonunda da onların eleştirilerini kaynak olarak kullanarak arkalarında saf tutan saf, masum sıradan halk kitlelerinden en iyi ekmeklerini yerler.
Ve kısır döngü baştan tekrar başlar
Bir algı düşünün: Bir kadına manevi (genelde toplumsal psikolojik) şiddet uyguladığı anda "kadına fiziki şiddet" haberi görür ve şiddete bir süre arar verir ve sonra "kadına şiddete hayır" kampanyasının en başında saf tutar. İşin en ilginç yanı kadına şiddete karşı çıkarken, kadına psikolojik şiddet uygulamaya devam eder. Aslında psikolojik şiddet fiziki şiddetten daha tehlikelidir. Çünkü fiziki şiddet psikolojik şiddetin yavrusudur.
Bu konudaki Can Dündar'ın yazısını okuyun. Çok dikkatli bakın bakalım, erkek egemen kodlarını orda da görebilecek misiniz. Sizce Can Dündar bir kadın mı? Şimdi Can Dündar'ın yazısını bir daha okuyun ve şu soruyu kendinize sorun. Bu yazıyı yazanın kim olduğunu bilmeseydim ve bu yazının sahibinin erkek olabileceği aklımdan geçer miydi? Ne beyefendi biri değil mi?! Kadın ruhundan ne iyi anlıyor! Hadi yine iyisiniz kızlar, sizin yerinize düşünen erkekler bile var! Kendinizi ifade etmek için size makale desteği sunan erkekler! İnsanın kadın olası geliyor (Bu cümleden bile büyük kavga çıkar) ;)
Egemenler önlerine düşen haberlere göre konumlanırlar. Onlar gündeme göre hareket eder, ona göre pozisyon alırlar. Çünkü onlar ekmeklerini yemeye gündemdeki olumsuzluklara karşı olumlu şeyler yapıyorlarmış hissi vererek devam ederler. O yüzden siyasi, sanatçı, yazar, gazeteci, iş adamı, kısacası tanınmış kişilerin arkasına takılmadan önce iki kez düşünün. Onların oluşturduğu gündeme kapılıp onların arkasından gitmeyin, onlar sizin arkanızdan gelsinler.
Önce kendimizden başlayalım sorgulamaya. Örneğin şöyle başlayabilirsiniz; Ta küçükten bilinçaltımıza işlemeye başlayan (kadın algısına yönelik) şeylerin ilklerinden biri olan "Anneye her şey söylenir, ama babaya edep ve saygı duyular" tezinin yanlışlığından başlayabiliriz. Özgecan Aslan olayı faillerinin en kabul edemediği ve bu kadar canice eylemleri yapmalarına neden olan asıl şey denir: "direniş-itaatsizlik". Ve şimdi sadece bu paragrafı baştan tekrar okuyun lütfen.