Amatör Yazarlar

Yazmayı sevdiğinizi ve ileride bir yazar olmak istediğinizi düşünüyorum. Gelin, fikirlerimizi paylaşalım. Neler yazarsınız? Yazarken nelere dikkat edersiniz? Hiç kitap çıkarmaya çalıştınız mı? Hadi, bu grup sizi bekliyor! :)


Tür: Amatör Yazarlar | Açılış, 09 Temmuz 2011
<< tüm tartışmalar

Kalemimizden Bir Bölüm

Tartışma Cevapları

21 ile 30 arası cevap gösteriliyor, toplam 40 cevap.
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

ASLINDA YABANCI DEĞİL UYDURMA. kULAĞA HOŞ GELEN İSİMLER VE MEKAN ADLARI OLUŞTURMAYI SEVİYORUM

12 yıl, 1 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

''Monzez sana aşığım'' dedi. Şuan yanında kim olduğumu bilmiyorum,dünya senin etrafında dönüyor,senden başka bir şey görmüyor,düşünemiyorum. O kadar bir aşkla bağlıyım ki sana; Saçlarına dokunup her bir teline ayrı sözcükler kondurabilirim.
Sonra göz kapaklarına yıldızları indirebilirim,
Karşımda en güzel kadını gördüğüme yemin bile edebilirim.. Monzez lütfen bir şeyler söyle dedi son soluğuyla genç adam. Gözlerini monzez'in ufacık ellerine,soğuk görünen yüzüne dikti.Sanki bir şeyler söylemek istemiyor,ağzını katiyen açmak istemiyordu genç kadın. Leonardo bu söylediklerin gerçekten çok güzel ve bu dünyada hiç tatmadığım duygular.Ancak Leonardo benim için bu söylediklerin hiç bir anlam ifade etmiyor belki şuan karşımda ölsen bile bir kaç gün üzülmem dışında çok fazla etki edebileceğini de sanmıyorum.Taşlaşmış bir kalbe sahibim.Ruhsuz bir kadınım artık leonardo anlıyor musun? Bunları söylerken monzez'in yüzü iyice katı bir hal almıştı,umursamaz tavrı devam ederken karşısında ki adamı görmek bile istemiyordu. ''Kim olduğumu unutup ,yeniden var etmek istesen beni, yanında kim olarak görmek isterdin?''dedi leonardo. Monzez bu soru şaşkınlıkla karşıladı ne söyleyeceğini bilmeden -bu sorunun cevabı sende...bana kim olarak geldin? dedi. ''tenim deli gibi yanıyor,kalbim deli gibi çarpıyor ve aklımda yine tek sen varsın. sence kim olarak gelmiş olabilirim.?''dedi leonardo. ''ben biliyorum sen kim olarak gelmeyi istedin'' sorular karşısında şaşkını dönmüş olan monzez kaçamak cevaplar vermek istiyordu ancak karşısında ki adamın çaresizliğini de anlıyor gibiydi,bir titreme hissetti tüm vücudunda irkildi ve adamın iri siyah gözlerinde ki yanan ateşe baktı çok güzellerdi,gözlerinin sıcaklığı yüzünü kırmızı gelincikler gibi kızartmıştı buda çok hoşuna gitti.O an leonardo dudakları titrerken ''senden başka birini düşünmeyen ,teninde özgürlüğünü bulacağına inanan bir adam.'' dedi. ''bencilce''dedi monzez .'' birlikte kazanılabilecek bir özgürlük olabilirdi bu.Nasıl olsa ne olarak geldiğimi sen daha iyi biliyorsun.''dedi leonardo artık o kadar çekingen,ürkek davranmadan konuşabiliyordu nede olsa kalbinin ve dilinin prangaları kırılmıştı bir kere ya kazanacaktı monzezi yada özgürlüğünü monzez'in güzel dudaklarında bırakacaktı.

11 yıl, 6 ay     

Bu yorum silinmiş

1 kişiden 1 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

“Geç bir saatte bir bayanın yürümesi için hiçte tekin bir yer değil” klişesi vardır ya, hah işte tam da öyle bir sokaktan geçmem gerekiyordu. “Aslında bir sonraki durakta inecektim, yanlışlıkla bastım” demeyi ve insanların cık cık’ları arasında diğer durağa kadar kafamı eğip beklemeyi gözüm yemediği için başıma gelecekleri hak ediyordum. Etrafa dikkat kesilerek ilerliyordum. Daha önce gecenin bir köründe bu yoldan yürüyerek hiç geçmemiştim. Yoluma neler çıkabilir az çok fikrim olsaydı bari..Hem olsa ne olacaktı acaba? Gardımı alıp önüme çıkan şeye hücum mu edecektim? Ya da bir köşeye sinip avımı mı bekleyecektim? Yok yok en iyisi istediğini verip oradan uzaklaşmak. Ne saçmalıyordum ben. Kafamı silkeleyip Sherlock Holmes’cülük oynamayı bir kenara bıraksam iyi olacaktı. “Nitekim gerçek hayatta böyle şeyler zaten olmaz” derken umarım kendimi kandırmıyorumdur.

yazdığım kısa bir denemeden..

12 yıl     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Biz mi dünyayı dışlıyoruz yazarak yoksa o mu dışlıyor bizi kelimelerin kuyusuna atarak? Sözcüklerin büyülü dünyasına sığındığımızda dünyadan uzaklaştığımızı düşünüyorduk ama belki de uzaklaşmıyor, uzaklaştırılıyorduk. Biz seçememiştik belki de bu yolu… Dünya itmişti bizi, beyaz kâğıdın üzerine. O vermişti, kalemi elimize! Yaz, demişti sakince. Yazmıştık nedensizce… Yaz, kurtulayım senden, diye de fısıldamıştı ama duymamıştık. Kelimeler öyle iyi gelmişti ki ruhumuza, belki de bu yüzden duymak istememiştik. İki farklı dünya üzerindeki köprü gibi bir şeydik. Ne olduğumuzu sorgulamıyorduk, öğrensek bile ne fark edecekti ki? Kalemimizden düşen her bir harf bizi mutlu ettikten sonra… Belki de mutlu olmuyor, mutlu olduğumuzu zannediyorduk. Olamaz mıydı? Olabilirdi elbette… Neler olmuyordu ki adına ‘Dünya’ dediğimiz şu cehennemde?



Elif D. / Bir Yazarın Karmaşık Düşünceleri'nden… / 25.01.13 - 17:24

'Bir Yazarın Karmaşık Düşünleri' başlıklı yazılar yazmaya devam ediyorum, umarım bir gün bir kitap haline dönüştüğünü görürüm yazılarımın. :))

11 yıl, 7 ay     
Profil Resmi

Bu yorum silinmiş

1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Havadan sudan konuşmaya devam edip uzunca bir süre orada oturdular.

Fakat Beyzanın gözleri yan masada oturan adama kayıp duruyordu.

‘’Deniz sana birşey söyleyeceğim ama sakın söylediğim de oraya bakma tamam mı?’’

‘’Tamam.’’ Dedi Deniz. Ne olduğunu anlamamıştı.

Beyza kısık sesle konuşmaya başladı. Her ihtimale karşı dışarıdan duyulmak istemezlerdi. ‘’Yan masadaki bir adam bizden sonra içeri girmişti. Hala burada ama önemli olan nokta şurası geldiğimizden beri sana bakıp duruyor.’’

Deniz şaşırmıştı. Kendini huzursuz hissetti. Kimdi bu adam acaba?

Tam yüzünü çevirip bakacaktı ki Beyzanın uyarısıyla durdu

‘’Bari çaktırmadan bak iyi ki bakma dedim yani!’’

Yüzünü çevirmeden gözleriyle yan masayı taradı ve o anda unutmaya çalıştığı o dünyaya yeniden adım atmak zorunda kaldı...

Kadere İsyan adlı hikayemden kısa bir alıntı.

12 yıl, 1 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Sus!
Tut dilini.

Dilin ki çatal,
Dilin ki keskin bıçak.

Sözünü tut!
Çiğne
ve Yut.

/


Benden de bir kısa şiir ..

11 yıl, 11 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.


Acı.
Duyularım elimden mi alınmıştı?
Eğer bir şey hissediyor olsaydım bu acıdan başka bir şey olmalıydı.
Öfkemle tanışmak, işin azmini arttırmış olmalıydı; bunu bir çeşit iletişimle de tanıyabilirdim. Mektupla ya da telefonla. İhtimal listem hiç göz kamaştırıcı olmamıştı. Bu nedenle onu bir kitabın arasına koyup kurutmak gibi isteklerimi de hiç dışa vuramamıştım.
Öyleyse neler oluyordu?
Bir çeşit mırıldanmalar duydum. O kadar kısıktı ki sanki bir hastanın başında konuşuluyormuş gibiydi.
“Hiçbir fikrim yok, şaka gibi,” dedi bir kadın sesi. Kime ait olduğunu hatırlamaya çalıştım. Sesi, tanıdığım tüm yüzlere analiz yapıp oturtmaya çalışıyordum ama beynim hareket ettikçe daha çok acı artıyordu. Yer çekimini bile hissettiğim söylenemezdi.
“Çok acımasızca bir sınama,” dedi başka biri.
Sonra etrafa sessizlik hakim oldu ve iki metalin birbirine sürtündüğünde çıkardığı o bayıltıcı ses çıkıverdi.
Sessizlik devam ettikçe nefes almam zorlaştı. Gözlerim kapalı olmasına rağmen kamaşıyordu. Korkmaya başlamıştım.
“Ölmüş mü, bir bakın,” dedi güzel bir kadının sesi. Buna cevap vererek hayatımı garantiye alabilirdim ama beklemeyi seçtim. Sanırım başka seçeneğim de yoktu.
İki kişi hızlı adımlarla yaklaştılar, arkalarındaki esinti sanki makine yağı kokuyordu. Bir çift sıcak parmak boynuma, diğeri de bileğime dokundu. Bir dakika kadar geçti.
“Yetmiş altı,” dedi kalın bir ses. Diğeri de tekrarladı. “Yetmiş altı. Ama şokta ve bilinci zayıf.”
“Diğerine de bakın,” dedi kadın daha emir verici bir sesle. Sıcak parmaklar aniden yok oldu. Başka bir dakika daha geçti.
Bu sefer ikisi de aynı anda “Yetmiş yedi,” dediler. Nabzı benden daha çok atan kimdi merak etmiştim.
“Tamam, çıkın,” dedi bu sefer. Metal kapı aynı sesle kapandı. Sonra odayı bir umut sardı. Ne olduğuna tam olarak anlam veremediğim bir de neşe vardı. Nefes alışverişlerimi büyük bir şansla düzene soktum. Ruhumda dağılan tüm cesaret duygularını da toplayıp tam parça haline getirdim ve gözlerimi açtım.


6 senedir yazdığım romanın kilit bölümünün girişi. :)

11 yıl, 5 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.

Konuşmak için ağzımı açtım , sesim çıkmadı. Yine suçsuzdum çünkü Baran dudaklarını dudaklarıma kapamıştı. Ben ne yapabilirim ki?
Çok romantik bir sahne oldu. Tıpkı filmlerdeki gibi. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ya da gelirdi ama gerçek olacağına pek ihtimal vermezdim.
Kalbim son hız koşuyor. Nereye gittiği belli değil. Çünkü ne beynim doğru düzgün çalışıyor ne de kalbim...
O beni öperken her seferinde bu kadar heyecan ve adrenalin yaşamak bünyeme zarar verecek. Kalp krizi geçirip öldüğümü düşünsenize... Baranın telaşla ‘’Nazlı Nazlı uyan lütfen, ölemezsin sen ölemezsin’’ dediğini ardından beni kucaklayıp son hız hastahaneye yetiştirmeye çalıştığını... Acaba cenazemi kim düzenler? Kimler gelir? Kimler ağlar?
Çok saçma düşünceler bunlar Nazlı! Olaya odaklan!


Yazdığım Pardon! adlı hikayeden kısa bir alıntı :)

12 yıl, 3 ay     
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar