Birlikte seçelim, birlikte okuyalım, isteyen ve okuyanla birlikte tartışalım📖📚📒
Merhaba tekrar.
Günümüzden pek farklı değil demişken distopya olarak kabul etmek biraz kötü hissettiriyor ama bence sayılır diyeceğim. Kitap gelecekte geçtiği için, doğa yok olup ne yiyip içtiği belli olmayan evsiz barksız bir yığın insanın varlığı söz konusu olduğu için ve sözde demokrasi(!) olsa da yönetimde her şeyi kendine yontan insanlar olduğu distopya sayılabilir bence. Aslında kitapta bu zengin tayfa yerine yılkı insanlarının yaşamına odaklanılsa distopya demek daha da kolay olurdu.
Halk hareketlerinin birbirini anımsatması da normal sanırım.
Bu arada dünyanın hala küreselleşmekte olmasıyla ilgili bölümler gülümsetti beni de:) Ne küreselleşmeymiş dedim:)
Bilge Çetin, şiirle ilgilenen biri olarak farklı kelimelerle karşılaşmak hoş olmalı tabii senin için. Tahsin Yücel, bu kelimeleri kullanarak biz dil kullanıcılarına armağan etmiş oluyor ama beğenip kullanmadığımız sürece bu kitaplarda saklı kalacak gibiler.
Özlem: Temel Diker'in simetrik yapılaşmayla ilgili konuşmasını aradım kitapta tekrar okumak için, denk gelemedim, sayfasını not almış mıydın? Eş süremlilikten bahsedilen kısımlarda mıydı? Sağlıklı yaşam için gökdelen tepelerinde yaşamak gerekir konusu vardı bir de:)
Sedeff, kitabı okumana ve yorum yapmana sevindim ben de.
Yorumundaki şu kısım da ayrıca önemli bence: "Gül Tezcan ve İnci hoş sevimli iken, Temel Diker'in gökdelenlerini ve özgürlük anıtını üstün teknoloji ile inşa eden mühendis kadın neden çok becerikli/zeki ve çirkindi:( Oysaki üretimde tek yer alan kadın o."
Başka kitaplarda kalabalıklaşarak buluşmak üzere...
Şu soruyu da sormadan geçmeyeyim; Sizce kitap bir distopya örneği sayılabilir mi?
Asterion kelimeler konusu Tahsin Yücel'in en çok eleştirildiği bir alan. Bu konuda çok takıntılı kendisi. İlginç olan çoğu kelimesini TDK da bulamıyorsunuz. : )) Bende şiirle uğraşan biri olarak en çok bu yönünü sevdim kitaplarında. Kelime oyunlarına, bayılırım bu yüzden hiç zorluk çekmiyorum onu okurken.
Senin de söylediğin gibi kitap bir taslağı andırıyor, bazı tezatlar da göze çarpmıyor değil. Örneğin dönemin en kıvrak zekalı, en olaya hakim avukatı nedense Yargı özelleşince "Anamalcıların" yargıyı istedikleri gibi kullanılabileceklerini kestiremiyor.
Can Tezcan'ın anamalcılarla sıkı fıkılığı ve kitapta sık sık vurguladığı küreselleşen ( dünyada 2073 de hala küreselleşmemiş o da ayrı ) dünya düzeninde tezatların iç içe geçişi de Marksistlere bir gönderme sanırım.
Kitap bana biraz Gezi olaylarını da hatırlattı. O olayda kitapta işlenen konu üzerinden alevlenmişti. Gezicilerde yılkı adamlarını anımsattı haliyle. (Bu sözlerim kesinlikle polemik amaçlı değil sadece bir gözlemimi paylaşıyorum)
Asterion "kadın" konusunda tamamen katılıyorum. Yılkı insanları değil yılkı adamları tamamlaması da aslında bu konuya güzel bir örnek. Tahsin Yücel (şu ana kadar okuduğum iki kitabı çerçevesinde ) kurgularında, erkek egemen bir dünya sunuyor okuyucusuna.
Dosto alıntılarını da çok yerinde buldum. Çoğu Türk yazarı gibi, sok gözüme gözüme yapmadan, okuyucuyu cahil addedip tane tane anlatmadan (bunun tam tersi yazarın kendini alim saymasıdır) kararında aktarmış okuyucuya.
Merhabalar, yoğun iş temposunda kaybolduğum bu günlerde aranıza geç katıldığım için kusura bakmayın öncelikle:)
paylaşımlarınızı okuduktan sonra öncelikle ne iyi ettik de okuduk şu kitabı dedim :))
Tahsin Yücel'in ilk okuduğum kitabı olduğu için kitabı sığ bulamadım tabi:) ama çevremden bi de şu kitabını oku bi de bunu oku diye çok telkin aldığım için aklıma gelmedi değil hani:)
Kitaptaki olmayan kelimeler diyebileceğimiz kelimeler başta şaşırtmış olsa da çabuk alışıverdim:) Asterion ben kitaptaki kadın karakter eksiliğini ve zayıflığını bilinçli bir durum olarak düşündüm açıkçası. yani siyaset ve karar alıcalar bu ülkede uzun yıllardır erkekler. ata erkil ( her ne kadar öğğ gelse de bu kelime bende) yapının bir eleştirisi gibi. kadın gene yok!!! toplumsal cinsiyet! Tek kadın diyebileceğimiz Gül Tezcan' da çalar saat ve geleneksel eş ( yemek, erkeğe hizmet)
Kitap Distopya mı? bence de sayılır. zaman kavramı ve yılkiler:)
Eşsüremlilik ve sağlıklı yaşam ikiside anlatılıyordu bilge çetin. okurken o bölümü aklıma bardağın neresinden bakarsan -daha doğrusu hangi tarafı işine gelirse o taraf- doğru bir şekilde temellendirilebilir. ve buna elbet inanan olur ve zamanla artarak çoğalır. Nitekim kitapta eski devrimci Can Tezcan bile adamı tutarlı ve mantıklı buldu!
hızlı ve dağınık bir yazım oldu sanırım ama eve gidip cevap vermeyi bekleyemedim. çok güzel yorumlarınız vardı, dayanamadım:)
Kitabı bitirir bitirmez yazayım dedim :) Öncelikle bilge çetin ve Asterion arkadaşlarımızın yorumlarına katılıyorum.
Tahsin Yücel 'i ilk defa okudum; dili sade,anlaşılır ve akıcı bir anlatımı var. İçerik açısından bana da sanki çok yüzeysel kalmış gibi hissettirdi, daha derinlemesine inilebilir, sadece Can Tezcan tarafından değilde diğer karakterler tarafından da konuya bakış açısı katılabilirdi. Konusu güzel ama yavan kalmış gibi geldi, bir çok yerden genişletilebilir bir ön çalışma gibi...
Distopya sayılır mı? Sayılır, bunun 1-2 üst seviyesi de ülkemiz zaten (çok mu karamsar oldum ki :)). Distopya olarak bakarsak da, erkek egemen bir toplum normal geldi; yakın gelecek, toplumun her alanından çekilmiş kadınlar (ama hala umudum var)... İnatçı Giresunlu Hikmet Baba'ya da bir yakınlık hissetmedim değil, hemşehrim olduğundan mıdır nedir? :))
Diğer kitaplarının daha iyi olduğunu umarak, yazarı okumaya bu kitapla başlamam iyi oldu diyebilirim, öneren arkadaşlara teşekkürler :)
Merhaba tekrar.
Özlem; o bozuk düzenin içindeki eksiklikler/çarpıklıklar bilinçlidir tabii, dediğin gibi kadın meselesi de öyle olabilirdi ama pek sanmıyorum. Bazı şeyler dediğin gibi kasten öyle kurgulanmış olabilir. Örneğin güvenlik görevlileri seçilirken kadın kotasının yüzde on olması, siyasette hiç kadın karakter olmaması, sarışın(!) kadın gazete yazarlarının saçma fikirler ortaya sürmeleri vs o sistemin sorunları olabilir ama nispeten bilinçli insan örneği olarak sunulan Gül Tezcan kitabın sorunu diye düşünüyorum.
Tabii her yazarı dönemine göre değerlendirmek ve günümüz için beklediğimiz düşünce yapısını eski yazarlardan beklememek lazım, Tahsin Yücel 1933 yılında doğmuş bir yazar nihayetinde. Fakat Peygamberin Son Beş Günü'nündeki kadın karakteri tanıdıktan sonra bu kitap kurgu ve anlatım yanında düşünce yapısı olarak da daha geri kalmış gibi geldi bana.
Bu arada bir de alıntı yazmak istiyordum, edimlerimizin öznesi olamamakla ilgili bir bölümde, Rıza Koç'un sözleri çok hoşuma gitti:
"Yaşadığımız dönemin getirdiği bir şey bu, senin hiçbir suçun yok; hiçbirimiz özne değiliz gerçekte, hiç kimse özne değil, bu yüzden de edimlerimiz amaçladığımız sonuçlara götürmüyor kolay kolay. İkimiz de düşüncelerimizin, daha doğrusu birbirini tutmayan bir takım düşünce kırıntılarının tutsağıyız."
Edimlerimizin öznesi olabilmek dileğiyle...:)
Merhaba
Eylül Kitabımızı konuşmak için bu hafta sözleşmiştik:) ilk yorum benden olsun:)
Hala okuyanlar yorumumu bitirince okusunlar bence:)
okuduğum ilk Tahsin Yücel kitabı ve gerçekten bunca zamandır neden okumadığımı bilmiyorum:/
2073 yılında geçen, geleceğin Türkiyesinin konu edindiği "Gökdelen" bence bizim bizimle yüzleştiren bir kitap. Çok gerildiğim anlar oldu okurken. Hatta çevremdekilere konuşmalardan kesitler okuduğum bile oldu:))
Ülkede aklınıza gelecek her kurumun özelleştiği, doğanın yok edildiği bir Türkiye'de "yargının özelleştirilmesi" fikri üzerine ülkedeki olayların anlatıldığı kitap dediğim gibi bir çok yönden günümüz Türkiyesinin resmi gibiydi. Gerçi insanın olduğu yerde umut hep vardır dedirten bir sonla bitse de gene sinir bozucuydu. :))Ayrıca bir kitabın gücünü de gösteren bir kurgusu var "Gökdelen"in. Bir kitap yazılıyor hem "yargının özelleştirilmesi fikrini eleştiren hem de bu fikri ortaya atan - sözde eski devrimcilerden- avukat Can Tezcan'a ve zengin işadamlarına- müteahhitlere- yönelik. Elden ele dolaşan bu kitap Yılkı İnsanları denilen, kendisini doğaya emanet eden-iktidarlar tarafından şehir dışı edilen- yok sayılan- insanların ve halkın gücüyle geleceğe yön veriyor.
Gökdelen aslında kitapta bir roman kahramanı gibi kendisine rol buluyor. new yorklu Temel sayesinde İstanbul yeşilden arındırılıp simetrik gökdelenlerle doluyor. Şunu demeden geçemeyeceğim Temel beyin simetrik sistemi temellendirdiği cümlerler gerçekten iyidi:)) ha bir de özgürlük heykeli var tabi :)
Daha bir çok şey yazabilirim ama yorumlar gelip karşılıklı sohbete dönersek diye bir kısmını yazmıyorum.:)
Bence "İyi ki okuduk" :)