Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
asımvehaluk, Orhan Pamuk'u Elif Şafak'la karıştırmışsınız sanırım. İngilizce yazıp Türkçe'ye çevirme gibi bir durum hiç olmadı Pamuk'un romanlarında; bu ifadeye sadece ekşisözlük'te rastladım, o da Pamuk'un kullandığı Türkçe'yle dalga geçmek için espri olarak yazılmış bir tanım olarak bulunuyor.
Zedka; rahat okumalık bir kitabını arıyorsanız "Beyaz Kale"yi tavsiye ederim (kitabın girişindeki göndermeyi anlamak için bir önceki kitabı "Sessiz Ev"i de okumak lazım ama çok da şart değil bence.)
Zorlayıcı kurgu arıyorsanız kesinlikle "Kara Kitap"ı okumalısınız.
"Benim Adım Kırmızı" da es geçilmemesi gerekir ama Tanpınar, Melih Cevdet gibi geçmiş dönem romanlarını andıran (her ne kadar çok uzun olsa da) bir roman arayışındaysanız "Cevdet Bey ve Oğulları"nı tavsiye edebilirim.
.
Didem ve seretan, çok teşekkür ediyorum .
Debra; Orhan Pamuk'un bir kitabından o cümlenin kullanıldığını biliyordum ancak Yeni Hayat'tan olduğunu sizden öğrendim. Ayrıntıları severim aslında ancak ayrıntıları irdeleyebilecek bir zamanım "uzun bir müddet" olmayacak. Yeni Hayat konusunu da kimse gündeme getirmemişti.
teşekkür ediyorum.
Demian; benim Kar'da gerçekten çok sevdiğim bölümler oldu o sebeple dilini sevdiğimi söyleyebilirim. Sadece olaylar arasında yaptığı gelgitler yormuştu diye hatırlıyorum. Masumiyet Müzesi, kendisinden bir iki kitap daha okuduktan sonra okuyacağım bir kitap olacak, şu an böyle düşünüyorum. Beyaz Kale'de karar kıldım.
Çok çok teşekkür ediyorum arkadaşlar, hepinize, ilginiz ve alakanız için.
Hoş kalasınız.
Rica ederim, umarım pişman etmeyiz :)
Bu romandan iki roman sonra yazdığı "Benim Adım Kırmızı" da Osmanlı sularında geziyor ama William Faulkner'in romanlarındaki ve Akira Kurosava'nın meşhur "Rashomon" filmindeki gibi her bölümün başka bir karakterin ağzından anlatıldığı üslubun kullanılması, ayrıca romandan çok daha sonra çekilmiş, Derviş Zaim'in "Cenneti Beklerken" filminde kısmen konu alınan nakkaşlar ve dine aykırı olan batı tarzı resim sanatıyla ilgili gayet unutulmuş ve ilgi çekici temaların altını çizmesiyle ön plana çıkıyor . Ben daha fazla kafa şişirmeden, sevgiler.
Çok teşekkür ediyorum rare, elimin altında Ata^y'dan sonra Beyaz Kale olacak. Benim de aldığım son karar buydu.
İyi akşamlar diliyorum efenim.
Yok efendim, pişmanlık olmaz. Ve kafa da şişirmiyorsunuz, şişiyorsa da mevzu kitap, şişmelidir. :)
Benim Adım Kırmızı konusunda o kadar çok şey birikti birikti ki .. Kafamı kaldırdığımda kocaman bir dağla karşılaşıyorum. Ancak o kitabın da günü, zamanı .. O zaman bütün bunlarla ilgili daha net şeyler söyleyecek fırsatım olur umarım. ve evet, Zaim'in filmi dünyanın ne kadar üzerinde bir filmdi.
Çayımı da alıp çekiliyorum Rare. İçtenlikle.
okudugumuz kitaplari cekici hale getiren bizim beklentilerimizdir.bize cevap verisi,ilginclik,anlatis tarzidir.bazen bir yazar en berbat konuyu öyle bir anlatir ki suruklenmis gitmissindir.
biz bir suru degiliz,en azindan bana göre öyle. mutlaka hepimiz degisik seyleri begeniriz haz aliriz.Camus'u kizim okudugunda hic bir sey anlamadigini söyledi dogrudur ona göre,bana göre ise en anlamli kitaplardan biridir "yabanci".belki bir kac sene sonra o dacok begenir.Burda sadece fikirlerimizi söyluyoruz.hepimiz ayni seyi sevmek durumunda degiliz zaten...
Diger tarafdan Pamuk'un bir kac eserini bir degil bir kac defa okumak istedim konular guzel ama bana haz vermiyor anlatis tarzi.Ben kendim icin okuyorum,okumak bana zevk veriyor degilse bir baskasini memnun etmek gibi bir arzum yok.hepmizin arayislari degisik bence bu da iyi bir sey en azindan..
Orhan Pamuk okurken akıcı olmasını beklemek ne derece doğru bilemiyorum. O'nun kitapları okunurken iyice sinidirilmesi gereken kitaplar. Zaman geçirmek için değil zaman doldurmak için okunmalı.
size göre anlamı olmayabilir. ben öyle düşünmüyorum.
Bir eserin akıcı olup olmamasının onu daha çok ya da daha az sindirilebilir kıldığı konusunda çok net şüphelerim var.
Politzer'in Felsefenin Temel İlkeleri isimli eserini muhtemelen İnce Memed'in bir cildiğini okuduğumdan daha kısa sürede okumuşumdur. Bu İnce Memed'i daha sindirilesi bir eser yapmıyor açıkçası.
Verdikleri haz bakımından ve bana kattıkları şeyler açısından kıyaslamıyorum bu eserleri, ikisi de kendi kategorilerinde benim başucu eserlerimdir çünkü.
Ama şunu anlamak lazım, bir eserin dili ağır ve yavaş diye, olay örgüsü yavaş akıyor diye, betimlemeler daha fazla ya da biçem/üslup daha ağdalı diye o eser daha sindirilesi bir eser olmaz. Bu klasik şekilciliktir.
Bir eseri sindirmek için biçeme ve bu bağlamda üsluba değil, içeriğe bakmak lazımdır. Eğer nitelik açısından bakacaksak, İnce Memed bana Toroslar ve İç Anadolu konusunda bilgi katıyor, orada yaşayan insanların dilini ve yaşamını öğretiyor, bir çobandan bir kahramanın o epik yaratım sürecine beni katıyorsa, Politzer dünya, ekonomik sınıflar, başta proletarya elbette ve kapitalist ekonomi konusunda bana perspektif kazandırıyor, benim kişiliğimi bu anlamda evriltiyor. Dili daha ağır ve yavaş diye İnce Memed'ten daha fazlasını mı kazandım şimdi? Elbette hayır, mukayese kabul edilebilir bile değil. Ama bu, İnce Memed'ten kazandıklarımın daha önemsiz olduğu algısını da yaratmasın sizde.
Bu sadece yukarıdaki hipoteze karşı sürülmüş antitezdir.
---
Orhan Pamuk özelinde konuşmam gerekirse, üslubu itibariyle eserleri yavaş akan keyifli bir romancıdır. Benim Adım Kırmızı'yı öneririm. Yaklaşık 14 yıl önce okuduğum o eseri bütün yavaşlığıyla(!) tekrar okuma hevesindeyim bir süredir. Masumiyet Müzesi'ni de geçen yıl okudum ama onu beklemeye alsanız daha iyi olur diye düşünüyorum.
asımvehaluk, insanların içinde kendini anlatma güdüsü vardır, bunun hangi dilde olduğu neden önemli olsun? steinbeck'i, kafka'yı, dostoyevski'yi de okumamalıyız öyleyse, ne de olsa bizim dilimizde değil yazdıkları. bu düşüncenin bir okura yakışmadığını düşünüyorum ki Orhan Pamuk hakkında tartışılabilir çok şey olmasına rağmen "kitaplarının dilini" öne sürmeniz beni şaşırttı doğrusu.
ancak yine de tartışılabilir olması tartışacağım anlamına gelmez. ben onu okumak, onunla katılıp katılmadığım noktaları görmek, onu bir insan olarak bilmek istiyorum. yorumunuz için teşekkür ederim.