28 Şubat Gölgesinde Amerika

1997nin sıcak bir yaz gününde Bostona indiğimde kendimi yapayalnız, karanlık bir tünele ürkek adımlar atan bir yabancı gibi hissediyordum. Yeniden doğan bir adam, her nesnenin ismini o ülkenin diline göre yeniden heceleyen bir çocuk gibiydim... Zifiri karanlığa doğru adım attığınız bir ülkede daha ilk saniyede anlıyorsunuz ki, her şey filmlerdeki kadar ışıltılı değil. El yordamıyla bulduğunuz yol her geçen gün biraz daha ışığa taşıyor sizi. Daha yakından tanıma fırsatı bulduğunuz toplumun blok halde yaşamadığını; iyinin kötüye, doğrunun yanlışa karıştığını görebiliyorsunuz. Hayatın soğuk yüzü kâh sokak ortasında yaşamak zorunda kalan evsizyurtsuz insanlar ile yakalıyor sizi, kâh intiharın eşiğinde yaşayan gencecik insanlarla... Olumsuz örnekleri yan yana dizerek her günü Halloween (Cadılar Bayramı) ilan etmek doğru değil. Sadece bir açıdan bakarsanız Amerika için sonu gelmiş bir medeniyet çıkarımında bulunabilirsiniz; tam ters bir açıdan baktığınızda da karşınıza 21. yüzyılın ufkunu parıltılarla işaretleyen bir uygarlık çıkar. Hangisi doğru? Belki her ikisi de! 11 Eylül terör eylemi sonrasında dünya büyük bir değişim sürecine girdi. Tabii ki olaydan en çok etkilenen Amerika oldu. Düşünce ve inanç özgürlüğünün en zirve örneği diye tanımlanan ve çoğulculuğa dayanan Amerikan sistemi, çetin bir sınavdan geçiyor. Amerikanın bu sınavdan alnının akıyla çıkabilmesi, sadece Amerika için değil, dünya için de önemli... Amerikada bulunduğum yıllar, 28 Şubat sürecinin en kesif yaşandığı zaman dilimiyle örtüşüyordu. Kendimi zorlamadan paralel çizgiler yakalamak için; ama her iki ülkede de yaşanan bir süreç vardı. İşte o sürece kayıtsız kalmadım...

1997nin sıcak bir yaz gününde Bostona indiğimde kendimi yapayalnız, karanlık bir tünele ürkek adımlar atan bir yabancı gibi hissediyordum. Yeniden doğan bir adam, her nesnenin ismini o ülkenin diline göre yeniden heceleyen bir çocuk gibiydim... Zifiri karanlığa doğru adım attığınız bir ülkede daha ilk saniyede anlıyorsunuz ki, her şey filmlerdeki kadar ışıltılı değil. El yordamıyla bulduğunuz yol her geçen gün biraz daha ışığa taşıyor sizi. Daha yakından tanıma fırsatı bulduğunuz toplumun blok halde yaşamadığını; iyinin kötüye, doğrunun yanlışa karıştığını görebiliyorsunuz. Hayatın soğuk yüzü kâh sokak ortasında yaşamak zorunda kalan evsizyurtsuz insanlar ile yakalıyor sizi, kâh intiharın eşiğinde yaşayan gencecik insanlarla... Olumsuz örnekleri yan yana dizerek her günü Halloween (Cadılar Bayramı) ilan etmek doğru değil. Sadece bir açıdan bakarsanız Amerika için sonu gelmiş bir medeniyet çıkarımında bulunabilirsiniz; tam ters bir açıdan baktığınızda da karşınıza 21. yüzyılın ufkunu parıltılarla işaretleyen bir uygarlık çıkar. Hangisi doğru? Belki her ikisi de! 11 Eylül terör eylemi sonrasında dünya büyük bir değişim sürecine girdi. Tabii ki olaydan en çok etkilenen Amerika oldu. Düşünce ve inanç özgürlüğünün en zirve örneği diye tanımlanan ve çoğulculuğa dayanan Amerikan sistemi, çetin bir sınavdan geçiyor. Amerikanın bu sınavdan alnının akıyla çıkabilmesi, sadece Amerika için değil, dünya için de önemli... Amerikada bulunduğum yıllar, 28 Şubat sürecinin en kesif yaşandığı z... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9758578200

Diğer baskılar


Etiketler: aktüel siyaset

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Asude Dalgakıran
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski