Başka bir güneşin dördüncü gezegeni... Altı kişilik mürettebat, yere çakılan uzay gemisinden canlarını kurtarıp güçlükle dışarı çıktıklarında, başka bir dünyada olduklarını biliyorlardı. Ama Aden gezegeni, atmosferinin solumaya uygun olmasına rağmen "başka bir dünya" değildi. Onları ne uzaydan gelenlere tapınan vahşiler karşıladı ne de yıldızlararası iletişime gönüllü bir uygarlığın temsilcileri... Soluk alıp veren dev ağaçlar, bitkileri andıran binalar, doğal labirentler, dev aynalar, "ikiyaşarlı" canlılar, geçitler ve anlam veremedikleri yığınla şey arasında, korkuyla izlerini sürdükleri uygarlığa erişmeye, onunla iletişim kurmaya çalıştılar. İletişim kurmak kolay değildi. Araştırdıkları her yerde, ölümün değişik yüzleriyle karşılaşıyorlardı: Kitle mezarları, su dolu çukurlarda saklanan cesetler, iskeletler... Gezegeni Dünyalı gözleriyle anlamaya çalışan mürettebat, bu farklı uygarlıkla iletişim kurmaya çalışırken, sarsıcı deneyimlerle ve şiddetle yüzleşmek zorunda kalacaktı... Bilimkurgu edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stanialaw Lem'den, teknolojiye ve iletişime dair felsefi sorularla dolu fantastik bir roman.
Başka bir güneşin dördüncü gezegeni... Altı kişilik mürettebat, yere çakılan uzay gemisinden canlarını kurtarıp güçlükle dışarı çıktıklarında, başka bir dünyada olduklarını biliyorlardı. Ama Aden gezegeni, atmosferinin solumaya uygun olmasına rağmen "başka bir dünya" değildi. Onları ne uzaydan gelenlere tapınan vahşiler karşıladı ne de yıldızlararası iletişime gönüllü bir uygarlığın temsilcileri... Soluk alıp veren dev ağaçlar, bitkileri andıran binalar, doğal labirentler, dev aynalar, "ikiyaşarlı" canlılar, geçitler ve anlam veremedikleri yığınla şey arasında, korkuyla izlerini sürdükleri uygarlığa erişmeye, onunla iletişim kurmaya çalıştılar. İletişim kurmak kolay değildi. Araştırdıkları her yerde, ölümün değişik yüzleriyle karşılaşıyorlardı: Kitle mezarları, su dolu çukurlarda saklanan cesetler, iskeletler... Gezegeni Dünyalı gözleriyle anlamaya çalışan mürettebat, bu farklı uygarlıkla iletişim kurmaya çalışırken, sarsıcı deneyimlerle ve şiddetle yüzleşmek zorunda kalacaktı... Bilimkurgu edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stanialaw Lem'den, teknolojiye ve iletişime dair felsefi sorularla dolu fantastik bir roman.
6 kişilik nitelikli bir uzay gemisi mürettebatı vardır. Aden isimli bir gezegene düşerler. Gözlem yaparlar ve uzun bir süre gördükleri sadece ölümdür. Yalnız sonra ikicanlı ismini verdikleri varlıklardan biri mürettebata sığınır ve ondan medeniyeti hakkında bilgiler edinirler.
Bir tür yönetim, (ki kitapta anonim yönetim denmiştir) ikicanlı ırkı üzerinde yıllarca genetik incelemeler yapmıştır, sonucunda da genetik kusurlu yaratıklar ortaya çıkıyor. İkicanlı varlık, yönetimin kime ait olduğunu bilmiyor. Yalnız düzen yine ikicanlı varlıklar tarafından sağlanıyor yani bir tür otokontrol. Orwell kitabında da olduğu gibi sistem diktatör ama insanlar uyum içinde.
Böyle olunca mürettebat ikilemde kalıyor. Kalıp yardım mı etmeli yoksa karışmamalı mı? Eğer müdahale etseler bile bu onların iyiliği için mi olur?
Tabi Aden ismi dini kitaplarda da geçer. Tevratta Adem ve Havva'nın yasak meyveyi yediği bahçenin adıdır.Kuran'da Adn cenneti vardır.Metafor yanını görmezden gelirsek kurgusal anlamda tatmin edici bir bilim kurgu üstelik dili sade ve akıcı.Yine de tasvirler konusunda biraz sıkıntılı bu da tasvir kısımlarına gelindiğinde okurken bir duraklama yaşatabiliyor.
Karton Cilt, 264 sayfa
2014 tarihinde, İletişim Yayınları tarafından yayınlandı