Aracın, tekerleklerin hareketiyle sallanan kare şeklinde siyah bir tentesi ve şoförün kafasının üzerinde bir noktada arada bir dizginlerin takılmasıyla atın omuzlarından itibaren kavis oluşturan bir kanca vardı. Dingilin orada bir yerlerde de, bilinen tek işlevi yol boyunca tıkırdamak olan gevşek bir zincir bulunuyordu. Yolcularının hizmetindeyken oturduğu yerde pek çok kez zıplamak durumunda kalan Bayan Dollery, özellikle rüzgârlı havalarda, sade olmak adına elbisesinin altına kısa tozluklar ve başlık yerine de onu çoğu zaman kurbanı olduğu kulak ağrılarından koruması için mendille aşağıya doğru bağlanmış bir fötr şapka giyerdi. Arabanın arka tarafında, pazarın kurulduğu her gün başlamadan önce cep mendiliyle sildiği bir cam vardı. Böylece, arabanın arkasından bakarak, seyirci içeriden, adamın göremediği gökyüzünün bir parçasını ve manzarayı görebilirdi, ancak konuştukça özel, neşeli sohbetlerinde dudakları kıpırdayan ve kafaları sallanan, yapma hareketleriyle yüzlerindeki garipliğin dışarıdakilerce fazlasıyla fark edildiği gerçeğinden mutlulukla habersiz kalan, oturan yolcular davetsizce araya girerlerdi. Uzun zamandır okumadığınız ve yaşamadığınız sıcaklıkta bir aşk öyküsü... Büyülü bir anlatım... Has edebiyatın doruk noktalarından biri...
Aracın, tekerleklerin hareketiyle sallanan kare şeklinde siyah bir tentesi ve şoförün kafasının üzerinde bir noktada arada bir dizginlerin takılmasıyla atın omuzlarından itibaren kavis oluşturan bir kanca vardı. Dingilin orada bir yerlerde de, bilinen tek işlevi yol boyunca tıkırdamak olan gevşek bir zincir bulunuyordu. Yolcularının hizmetindeyken oturduğu yerde pek çok kez zıplamak durumunda kalan Bayan Dollery, özellikle rüzgârlı havalarda, sade olmak adına elbisesinin altına kısa tozluklar ve başlık yerine de onu çoğu zaman kurbanı olduğu kulak ağrılarından koruması için mendille aşağıya doğru bağlanmış bir fötr şapka giyerdi. Arabanın arka tarafında, pazarın kurulduğu her gün başlamadan önce cep mendiliyle sildiği bir cam vardı. Böylece, arabanın arkasından bakarak, seyirci içeriden, adamın göremediği gökyüzünün bir parçasını ve manzarayı görebilirdi, ancak konuştukça özel, neşeli sohbetlerinde dudakları kıpırdayan ve kafaları sallanan, yapma hareketleriyle yüzlerindeki garipliğin dışarıdakilerce fazlasıyla fark edildiği gerçeğinden mutlulukla habersiz kalan, oturan yolcular davetsizce araya girerlerdi. Uzun zamandır okumadığınız ve yaşamadığınız sıcaklıkta bir aşk öyküsü... Büyülü bir anlatım... Has edebiyatın doruk noktalarından biri...
Mükemmel bir Thomas Hardy klasiği daha. Okurken hiç bitmesin diyeceğiniz bir kitap .Orman kızı Thomas Hardynin muhteşem doğa tasvirleriyle dolu tam bir dünya klasiği kitabı.Yanlış bir aşk çekilen üzüntüler ve sonra eski aşka dönüş fakat hüzünlü bir son. Tek kelimeyle muhteşem.
Orjinal ismi " the woodlanders " ( Ormancılar ) olan kitap dilimize Orman kızı diye çevrilmiş.
Öykünün en güzel tarafı tasvirlerin bolca bulunması. Bir de 19. yy.'da yazılan bu kitabın ve yazarın dilinin son derece naif olması. " Oturup tatlı tatlı konuştular " gibi kuş tüyü kadar hafif cümleler okumanız mümkün.
Fakat gerek hikaye ve akışı, gerek anlatım beklentimin uzağında kaldı. Yazar altıyüzü aşkın sayfada o kadar çok benzer cümleler kurmuş ve aynı şeyleri defalarca farklı farklı cümlelerle anlatmış ki hani 200 sayfa bu öykü için yeterli olurmuş.
Hikayenin kurgusu da beni tatmin etmedi.