2018 Bram Stoker Ödülleri En İyi roman Ödülü
Ağrı'da şiddetli bir deprem... Depremin yol açtığı çığ sonucu Ağrı Dağı'nda ortaya çıkan esrarengiz bir gemi... Bunun Nuh'un Gemisi olduğuna dair sonu gelmez iddialar…
Maceracı bir çift olan Adam ile Meryem'in önderliğinde arkeologlar, akademisyenler, dağ rehberleri ve Türk hükümet görevlileri bu gizemli gemiye doğru fırtınalı Ağrı Dağı'nda yolculuğa çıkar. Orada buldukları ise tüm ekibi dehşete düşürür: Bir tabut ve içinde korku verici bir ceset.
Tuhaf olaylar, esrarı çözmeye çalışırken mağarada mahsur kalan ekibin peşini bırakmaz. İlk cinayet işlendiğinde ve yalnız olmadıklarını anladıklarında ise artık çok geçtir: Orada karşılaştıkları kötülük, yalnızca onları değil tüm insanlığı tehdit etmektedir.
“Christopher Golden böylesine farklı konuları sürükleyici ve heyecan verici bir romana dönüştürerek çok büyük bir iş başarmış.”
- Josh Malerman
“Christopher Golden'ın Ağrı Dağı, Türkiye'deki ünlü dağın tepesinden çığ gibi düşen hareketli ve ürkütücü bir serüven. Dünyanın en eski hikâyelerinden birinin zekice, özgün ve korkutucu bir yeniden anlatımı.”
- Paul Tremblay
“Ağrı Dağrı, Christopher Golden'ın başyapıtı. Lovecraft'ın Deliliğin Dağlarında'sı ve John Carpenter'ın The Thing'i tadında bir roman. Bayıldım!”
- Brian Keene
“Golden, içimizdeki karanlığa bir yüz ve bir isim veriyor. Sıradışı bir eser.”
- M.R. Carey
“Kısmen psikolojik-korku kısmen de doğaüstü gerilim kitabı olan Ağrı Dağı, bu türdeki kitaplar arasında bir şaheser. Sakın yatmadan önce okumayın!”
- Sarah Pinborough
2018 Bram Stoker Ödülleri En İyi roman Ödülü
Ağrı'da şiddetli bir deprem... Depremin yol açtığı çığ sonucu Ağrı Dağı'nda ortaya çıkan esrarengiz bir gemi... Bunun Nuh'un Gemisi olduğuna dair sonu gelmez iddialar…
Maceracı bir çift olan Adam ile Meryem'in önderliğinde arkeologlar, akademisyenler, dağ rehberleri ve Türk hükümet görevlileri bu gizemli gemiye doğru fırtınalı Ağrı Dağı'nda yolculuğa çıkar. Orada buldukları ise tüm ekibi dehşete düşürür: Bir tabut ve içinde korku verici bir ceset.
Tuhaf olaylar, esrarı çözmeye çalışırken mağarada mahsur kalan ekibin peşini bırakmaz. İlk cinayet işlendiğinde ve yalnız olmadıklarını anladıklarında ise artık çok geçtir: Orada karşılaştıkları kötülük, yalnızca onları değil tüm insanlığı tehdit etmektedir.
“Christopher Golden böylesine farklı konuları sürükleyici ve heyecan verici bir romana dönüştürerek çok büyük bir iş başarmış.”
- Josh Malerman
“Christopher Golden'ın Ağrı Dağı, Türkiye'deki ünlü dağın tepesinden çığ gibi düşen hareketli ve ürkütücü bir serüven. Dünyanın en eski hikâyelerinden birinin zekice, özgün ve korkutucu bir yeniden anlatımı.”
- Paul Tremblay
“Ağrı Dağrı, Christopher Golden'ın başyapıtı. Lovecraft'ın Deliliğin Dağlarında'sı ve John Carpenter'ın The Thing'i tadında bir roman. Bayıldım!”
- Brian Keene
“Golden, içimizdeki karanlığa bir yüz ve bir isim veriyor. Sıradışı bir eser.”
- M.R. Carey
“Kısmen psikolojik-korku kısmen de ... tümünü göster
http://illekitap.blogspot.com/2018/08/christopher-golden-agr-dag.html
Öncelikle, oldukça farklı ve değişik bir kurgusu olduğunu söylemeliyim. Eksikleri vardı benim nazarımda çünkü muhteşem değildi kitap. Ancak kurgu olarak cidden çok güzeldi.
Normalde okuduğum bir tür değil! Normalde elime aldığım bir tür bile değildi! Aslında içeriğinin böyle çıkacağını düşünmediğim için aldığımı da not düşeyim.
Kitap kesinlikle, korku, gerilim türündeydi eğer bu türü sevmiyorsanız okumayın! Çünkü ben kitaba dair 'korku' kısmı için uyarılsaydım okumaya cesaret edemezdim.
Christopher Golden'ın okuduğum ilk kitabıydı. Zaman zaman özellikle başlarda ağır ilerleyiş sıksa da sonlara doğru baya hareketlendirdi kurgusunu. Ama yine de sabırla okunması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kitabın başından başlangıç şekliyle bitiş şekli arasında çok fazla fark var ve okurken düşünülen sonu vermiyor ne yazık ki. Bu da okuru şaşırtıcı bir sona doğru götürüyor. Açıkçası başlangıç şekline baktığımda beklediğimden farklı bir son olması beni şaşırttı ve şaşırdığım kurguları severim her ne kadar korku-gerilim okumayı tercih etmesem de.
Öncelikle kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Meryem ve Adam çifti Ağrı Dağı'na Nuh'un gemisini bulmak amacıyla tırmanmaya karar verirler. Amaçları ilk tırmanan olup, o gemiyi ilk bulan kişi olmaktır. Ki amaçlarına da ulaşırlar. Bir efsane olduğunu düşünseler de gemiyi bulduklarında amaçlarına ulaşmış, araştırma ekibinin başına geçmiş ve gerekli finansal yardımı da sağlanmasını sağlayıp araştırmalara başlamışlardır. Ancak... iş sadece basit bir arkeolojik araştırmadan ibaret değildi. Bulunan gizemli bir sandık ve sandığın içerisindeki yaratık ceseti bütün olayları sarpa sarar. Kitap arkeolojik bir araştırma-macera türünden bu sandık ve içeriğinde sakladığı sırlarla gerilim-korku boyutuna geçiyor.
Cesetin bulunmasından sonra cinayetler işlenmeye, ekipteki kişilerin tavırlarında değişmeler boy gösterirken çözmeye çalıştıkları gizem ürpertici gerçekleri gün yüzüne çıkarır... Karşılarında durduramayacakları bir iblis vardır ve bu iblis sadece kendi hayatlarını değil bütün dünyayı tehlikeye sokmaktadır.
Kitaptaki en sevdiğim kısımlar açıkçası Ağrı Dağı'na ilk tırmanışlarıydı ve o dağdan aynı hızla inme çabalarıydı. Gemide olan olayları okumak açıkçası baya sabır işiydi... Kitap yaklaşık olarak 160-170. sayfalardan sonra açıldı, hareketlendi... sonunda dağdan inişleri çok çabuk oldu ve çok kanlı oldu ama o kısımlar bir yerde bana çok hızlı yazılmış gibi geldi açıkçası.
Kitabın sonu ise... beklemediğim bir sondu. Açıkçası daha farklı hayal etmiştim ama yazar beni bu konuda şaşırttı.
Çok fazla detaya girmeden yorumumu bitireyim. Kitap güzeldi, korku türünü seviyorsanız ve gerim gerim gerilmekten keyif alıyorsanız deneyin. Ancak yine de çok büyük beklentiye girmeyin çünkü çok da mükemmeldi diyemem açıkçası.
Çok aşırı büyük beklenti olmadan okursanız beğenebilirsiniz, ah bir de biraz da sabırlı bir okur olmalısınız.
Karton Cilt, 320 sayfa
2018 tarihinde, İthaki tarafından yayınlandı