Karanlık bir gecede, sokakları esir alan ahmakıslatan yağmurun altında, çaresizce çıkış yolunu arayan şiddet görmüş bir genç kadın ve gecenin karanlığında tesadüfen o sokağa arabayla girmiş genç kızların sevgilisi, sahnelerin yakışıklı prensi üç pop star...
Her birinin geçmişi sırlarla dolu…
Yaşadıklarına pişman olan kadın ya yaşayacaklarına daha çok pişman olacaksa,
Aralanan sır perdesiyle hepsinin hayatını altını üstüne getirecekse,
Zaman, kanayan yarayı iyileştirmek yerine kangren yapacaksa,
Dilerler miydi o gece o sokakta hiç karşılaşmamış olmayı?
Hangisiydi gerçek olan?
Aşk mı, sevgi mi, dostluk mu, kardeşlik mi?
Peki, adı “hayat” olan bu köşe kapmaca oyununda kim kimi sobeleyecekti?
“Bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan!’’ diyor Sezen Aksu şarkısında. Şimdi birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip hikâyemizin kahramanları, o eşiğin önünde bekliyordu işte.
Sadece atlamalılar mı yoksa “Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır.”diyerek arkalarına bakmadan kaçmalılar mı bilemiyorlardı.
CEBİMDEKİ GÖZYAŞLARI
ağlanacak hâline gülenlerin hikâyesi…
Yüzümde gereksiz bir gülümseme peydah olmuştu yine. Hoş, ben ne zaman ayağım kayıp uçurumdan aşağı düşsem, ağlanacak hâlime gülmeye başlıyordum.
Bu yaşıma gelene kadar öyle çok yanmıştı ki canım, sanırım acıya karşı yüksek bir bağışıklık kazanmıştım.
Karanlık bir gecede, sokakları esir alan ahmakıslatan yağmurun altında, çaresizce çıkış yolunu arayan şiddet görmüş bir genç kadın ve gecenin karanlığında tesadüfen o sokağa arabayla girmiş genç kızların sevgilisi, sahnelerin yakışıklı prensi üç pop star...
Her birinin geçmişi sırlarla dolu…
Yaşadıklarına pişman olan kadın ya yaşayacaklarına daha çok pişman olacaksa,
Aralanan sır perdesiyle hepsinin hayatını altını üstüne getirecekse,
Zaman, kanayan yarayı iyileştirmek yerine kangren yapacaksa,
Dilerler miydi o gece o sokakta hiç karşılaşmamış olmayı?
Hangisiydi gerçek olan?
Aşk mı, sevgi mi, dostluk mu, kardeşlik mi?
Peki, adı “hayat” olan bu köşe kapmaca oyununda kim kimi sobeleyecekti?
“Bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan!’’ diyor Sezen Aksu şarkısında. Şimdi birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip hikâyemizin kahramanları, o eşiğin önünde bekliyordu işte.
Sadece atlamalılar mı yoksa “Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır.”diyerek arkalarına bakmadan kaçmalılar mı bilemiyorlardı.
CEBİMDEKİ GÖZYAŞLARI
ağlanacak hâline gülenlerin hikâyesi…
Yüzümde gereksiz bir gülümseme peydah olmuştu yine. Hoş, ben ne zaman ayağım kayıp uçurumdan aşağı düşsem, ağlanacak hâlime gülmeye başlıyordum.
Bu yaşıma gelene kadar öyle çok yanmıştı ki canım, sanırım acıya karşı yüksek bir bağışıklık kazanmıştım.
https://illekitap.blogspot.com/2018/07/busra-civicioglu-cebimdeki-gozyaslar.html
Seri kitapları, seriler bitmeden bu yüzden okumuyorum işte. Çünkü kitaplar öyle bitiyor ki... devamını merakla bekliyor, biran önce çıkmasını istiyorsunuz...
Cebimdeki Gözyaşları'da serinin ilk kitabı ve kitap yarım bitiyor... Şimdiden uyarıyorum, sevgili okurlar kitap yarım bitiyor ki öyle bitiyor ki damdan düşer gibi kalıyorsunuz. Çok sevdiğiniz dizinin nefes kesen bir yerde sezon finali yapması gibi... heyecanla beklediğiniz filmi izlerken en heyecanlı yerde elektriğin kesilmesi gibi... olmadı sevdiğiniz kişi size "seni seviyorum" diyecekken babanızın sizi çağırması gibi :)
Büşra Çivicioğlu... akıcı, sıkmayan, bir çırpıda okunan kitapların yazarı. Kalemi yormuyor ve okuru sıkmıyor. Azıcık jet hızında yazıyor ama jetle uçmak da ayrı bir heyecan veriyormuş onu Büşra Hanım'ın kitaplarında fark ettim :) Ki Cebimdeki Gözyaşları kitabı da aynı anda jet gibi bir hızla başlıyor ve öyle devam ediyor. Aslında bence bu kötü değil, böylelikle kitapta adrenalin ve olay hiç bitmiyor. Bu da tam benim ağzıma göre bir tat :)
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; yetimhanede büyüyen Aylin, kimsesizliğini sevgilisiyle unutmaya çalışırken aldatıldığını öğrenir bir de bu yetmiyormuş gibi dövülerek sokağa atılır. Gece tek başına dövülmüş bir şekilde sokakta kalan Aylin doğru zamanda doğru yer olan Mert, Kaya ve Burak'la karşılaşır. Bu üç genç adam Aylin'e yardım eli uzatırlar ama asıl olaylar o zaman patlak verir. Kaya'nın psikopat nişanlısı olayı büyütür, gizlenmiş sırlar ortaya dökülür, yaşanmaması gereken şeyler yaşanır ve işin içinden çıkılmaz bir hal alır bu dört gencin hayatı...
Bütün bu olaylar sırasında Mert, Burak ve Kaya arasındaki arkadaşlık, dostluk süperdi. Arkadaşlarıyla bile olan ilişkileri çok güzeldi. Zaten Büşra Çivicioğlu'nun kitaplarında sevdiğim şeylerden biri de sadece bir çifte odaklanmayıp arkadaşlık ilişkisini dibine kadar yaşatıp yazıyor olması.
Kitaba dair söyleyebileceğim daha yoğun ve detaylı bir şekilde duyguların yazılmasını tercih edeceğim olurdu onun haricinde eleştirebileceğim bir yer yok. Zaten Büşra Hanım'ın kalemini biliyorsanız bu kitaptaki hızı da bilirsiniz, zaman zaman çok hızlı geldiğini de inkar edemem hatta zaman zaman Aylin'in Kaya, Mert ve Burak'ın en büyük şanssızlığı olduğunu düşündüğümü bile söyleyebilirim sonuçta bu üç gencin başına ne geldiyse hepsi Aylin'den sonra oldu.
Ayrıca kitapta bazı sohbetlerde sesli kahkaha attığımı da söylemeliyim. Özellikle Mert, Burak ve Kaya arasında olan iletişim süperdi.
Neyse, yorumumu bitireyim ben biran önce yoksa kitabı anlatma moduna gireceğim. Güzeldi okurken yormuyor ve çabuk bitiyordu. Dediğim gibi duyguların daha ön planda olmasını veya daha detaylı yazılmasını tercih ederdim. Bunun haricinde dediğim gibi güzeldi. Aşırı büyük beklentiniz olmazsa duygular konusunda severek okursunuz bence.
Ayrıca demeden geçemeyeceğim kitabın tasarımı cidden alkışlanacak şekildeydi. Cildi, iç karton kapağı, bölüm başlarındaki resimler, aralardaki nota ayrımları... bazı bölümlerde aralara verilen sözler... şarkılardan alıntılar falan hepsi süperdi ve kesinlikle kitabın içerdiği dünyaya da uyum sağlamıştı.
Tasarımına bayıldım.
Ciltli, Türkçe, 320 sayfa
2018 tarihinde, Olimpos tarafından yayınlandı