Pınar Kür, öykülerini bir yapı ustasının dikkatiyle kuran yazarlarımızdan. Edebiyatın her şeyden önce bir yapı sorunu olduğunu bilen, dağınık anlık izlenimlerin kolay şiirselliğine kendini kaptırmayan bir kurgu ustası. Pınar Kür’ün öykülerindeki şiirsellik, özellikle öyküler okunup bitirildikten sonra tadına varılan bir kusursuzluktan kaynaklanıyor. Bu öyküleri okuduğunuzda, yalnızca belli öykü kişilerinin aşklarına, acılarına, yaşamlarına değil, iyi edebiyat alanına giren bir yazarlık çabasına da tanık olacaksınız. Onun öykülerinin en belirgin özelliklerinden biri de zamana karşı dayanıklı oluşlarıdır.
Eski günlerden ne zaman söz açsa, yalıdaki yaşamı bir masal anlatırcasına anlatmaya koyulsa bana, her şeyden, herkesten çok “Pertev Ağbi” ile ilgili anılar aktarması, kendisiyle ilgili hiçbir “aşk”ı araya katmaması, evlenmemişliği –“Hanımefendiden ayrılamazdım”– kafamda geliştirdiğim umutsuz sevgi imgesini pekiştiren öğelerdi. Ama inancımı doğrulayan, her şeyden çok Enise Abla’nın hep yumuşak bakan ela gözlerinin Pertev Bey’e bakarken daha bir ışıltılı yumuşamalarıydı.
(Tanıtım Bülteninden)
Pınar Kür, öykülerini bir yapı ustasının dikkatiyle kuran yazarlarımızdan. Edebiyatın her şeyden önce bir yapı sorunu olduğunu bilen, dağınık anlık izlenimlerin kolay şiirselliğine kendini kaptırmayan bir kurgu ustası. Pınar Kür’ün öykülerindeki şiirsellik, özellikle öyküler okunup bitirildikten sonra tadına varılan bir kusursuzluktan kaynaklanıyor. Bu öyküleri okuduğunuzda, yalnızca belli öykü kişilerinin aşklarına, acılarına, yaşamlarına değil, iyi edebiyat alanına giren bir yazarlık çabasına da tanık olacaksınız. Onun öykülerinin en belirgin özelliklerinden biri de zamana karşı dayanıklı oluşlarıdır.
Eski günlerden ne zaman söz açsa, yalıdaki yaşamı bir masal anlatırcasına anlatmaya koyulsa bana, her şeyden, herkesten çok “Pertev Ağbi” ile ilgili anılar aktarması, kendisiyle ilgili hiçbir “aşk”ı araya katmaması, evlenmemişliği –“Hanımefendiden ayrılamazdım”– kafamda geliştirdiğim umutsuz sevgi imgesini pekiştiren öğelerdi. Ama inancımı doğrulayan, her şeyden çok Enise Abla’nın hep yumuşak bakan ela gözlerinin Pertev Bey’e bakarken daha bir ışıltılı yumuşamalarıydı.
(Tanıtım Bülteninden)
hikaye severler için iyi bir seçim olabilir ancak betimlemelerden sıkılan insanlar için sıkıcı olacağı kesin. pınar kür'ün edebiyatını konuşturduğu,içerisinde çeşitli hzünlü hikayeler bulunduran bir kitabı. genelde kitapta erkek karakterleri anlatmış yazar ancak bu karakterleri anlatırken onların düşünceleri üzerinde fazla durmuş ve fazla evirip çevirmiş, epey abartılı derecede derine inmiş. bu açıdan sıkılabilirsiniz ancak yok sıkılmam hikaye de severim derseniz okunabilecek bir kitaptır.
Akti.. Icime.. Bana tum sularini doken bir nehir gibi.. Tum sirrini yasatti
Akışı Olmayan Sular, 2. el eşya satan bir dükkanda isminden etkilenip aldığım bir kitap. Uzunca bir süre okunacak diğer kitapların arasında sürünmeye devam etti. Bir gün elime alıp incelediğimde, artık okumaya hazır olduğumu hissettim. Belki de bir kitabı, onu okumak için gereken en iyi ruhsal durumda okudum.
Dili, hikayelerin işlenişi -bir el işi edasıyla-, karakterler orijinal ve samimi. Tasvirlerde kendimi gördüm, hissettim.
Kitap, beş hikayeden oluşuyor. Her bir hikayede bir oğlan çocuğunun aşkı anlatılıyor. Son hikaye hariç. Son hikayede ise bir kız çocuğu var. Benim de en sevdiğim hikaye bu oldu tabii.
Erkeklerin anlatıldığı dört hikayeye gelirsek; her biri farklı bir imkansız aşk. Farklı bir çocuksuluk var her birinin içinde.
Güzel satırlar ve ulaşılamaza dayanılmaz özlem. Bu son hikayemiz için de geçerli aslında. "Bitmiş Zamana Dair", bir kız çocuğunun, köklü bir ailenin son üyeleriyle geçirdiği zamanı anlatıyor. Eski zenginliklerin giderek yitmesi ama o hayatı yaşamaktan vazgeçemeyen ve modern hayata uyum sağlayamayacak bir aile ile modern hayatın griliğinden kaçmaya çalışan bir kız çocuğu. Eskiler ayrı güzelmiş dedirten bir yaşama bu.
İlerde daha çok Pınar Kür okumak isterim. Kadın yazarlarımıza ağırlık vermek gerek.
"Yani, dünya onun dünyası, ben oyuncaklar kadar cansızım -ya da onun canlandırdığı ölçüde varım."
"Peki, yaşamak nerede? Ve neden şimdi sırtüstü yatıyorum, boynu bükük, bıçaklanmış çiçekler gibi?"
* Kitap '1984 Sait Faik Hikaye Ödülü' sahibi.
* Kitapta beş öykü var. Son öykü hariç diğerleri erkek kahramanın ağzından yazılmış.
* Kitabın başında 'Rümeysa'nın Anısına' yazıyor. Pınar Kür'ün Mine Söğüt'le gerçekleştirdiği söyleşi kitabı Aşkın Sonu Cinayettir'de okuduğum kadarıyla Rümeysa Pınar Kür'ün intihar eden yakın arkadaşı. İsmet Bozdağ'ın kızı Rümeysa. Devlet Tiyatrosu'nda oyuncu. Bir dönem askeri hapishaneye giriyor ve orada tanık olduğu olaylar neticesinde anne tarafında olan şizofreni tetikleniyor ve Rümeysa gittikçe kötüleşerek kendini 6. kattan atarak intihar ediyor. Pınar Kür çok etkileniyor ve Leyla İçin Şiir öyküsünü arkadaşı için yazıyor.
* Kitaptaki öykülerin tümünü sevdim. * Pınar Kür'ün okuduğum kitapları: İlk Bitmeyen Aşk'la başladım ve sırasıyla Bir Deli Ağaç, Asılacak Kadın, Bir Cinayet Romanı ve Aşkın Sonu Cinayettir...
- detaylar blogumda:
http://moonlightcat13.blogspot.com/2017/07/aks-olmayan-sular-pnar-kur.html
Karton Cilt, 13. Baskı, 232 sayfa
18Ocak2017 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı