Düseldorf havaalanına hava almaya gitmiştik. İki kişiydik. Birimizin turuncu saçları ve çilleri, öbürümüzün güzel yüzü ve seçimleri vardı.
Birimiz kadın, birimiz erkektik.
Birimiz uçakla dünyanın öbür ucuna, birimiz en fazla ortasına gidebilmiştik.
Dünyanın öbür ucuna gidebilenin bir erkek, ortasında kalakalanın bir kadın olduğunu tahmin ettin, değil mi?
"Dünyaya yeni bir yazar geldi, beraberinde yeni bir dil getirdi."
Gündüz Vassaf
Düseldorf havaalanına hava almaya gitmiştik. İki kişiydik. Birimizin turuncu saçları ve çilleri, öbürümüzün güzel yüzü ve seçimleri vardı.
Birimiz kadın, birimiz erkektik.
Birimiz uçakla dünyanın öbür ucuna, birimiz en fazla ortasına gidebilmiştik.
Dünyanın öbür ucuna gidebilenin bir erkek, ortasında kalakalanın bir kadın olduğunu tahmin ettin, değil mi?
"Dünyaya yeni bir yazar geldi, beraberinde yeni bir dil getirdi."
Gündüz Vassaf
Yeni bir ses arayanlara bağırıyor Melida Tüzünoğlu. Postmodern romanın Türk Edebiyatındaki en ilginç örneklerinden diyebilirim okumuş olduğum kadarıyla. Bütünlükçü, büyük, her şeyi kapsayan söylemleri yok Ambulansla Dünya Turu'nun; küçük, sıradan ve aynı anda sıradışı hikâyeleri var. Dili ile beni çok etkiledi. Şiirselliği her bünyeye göre değil yalnız, okumak isteyeceklere şimdiden uyarı niteliğinde olsun. Kelimeleri, hayal kurmayı ve özellikle şiiri seviyorsanız alın bu 'roman'ı. Hem kadın-erkek ilişkisine karşı duruşu hem de üslup ile ilgili denemeleri sevdirdi bana bu eseri. Yenilik arayanlara, kelimelerin gücüne inanıp şiiri sevenlere şiddetle - şiddetin bu türüne karşı değiliz- öneriyorum.
''Dünyaya yeni bir yazar geldi, beraberinde yeni bir dil getirdi!'' Demiş Gündüz Vasaf...Kimse kusura bakmasın ama ben bu yazarın ne demek istediğini de o dili de bunca yıllık okur olarak çözemedim.Kitaba 60 sayfa tahammül edebildim.Deneysel çalışmalar ne yazık ki bana göre değil...
Güzel, hoş, eğlenceli ... Özellikle 2-3 saatlik uçak seyahatlerinde okumak için birebir.
İçinde marxist diyalektik bile var: Diyal-ektik patates bitti. Patates bit-ti, pire oldu.
Bunun gibi
Ya da buna benzer...
Ya da
Ya
Y...
Düdük takıntısı neydi anlayamadım.
Anlayamadığım için düdük takıntısına takıldım.
Bir de çığıt.
Çığıt ne yahu?
Bart... Çığıt ne?
Beş yıldız (On üzerinden), takipteyiz.
Bazı sayfalarda büyük puntolarla yazılmış kısımlar elitist gözlerimi üzse de şiirvari bir tempoyla yazılmış satırlar sanki yüksek sesle okunsa daha güzel olur diye düşündüm.
Bu kitabın en güzel yanı enerjisi. Melida her sinirlenip saydırmaya başladığında kitabı sevmeye başlıyorum ve devam et bebeğim diyorum.
Sayfa 44de kendi kitabı hakkındaki yorumu yerinde. Keza sevgilisinin anılarını İngilizce'den Türkçe'ye çevirişindeki zıpır farklılıkları anlamak mühim. Kitabın başında Melida Hanım'ın küçük bir kız çocuğunun aklına gelen saçma sapan bir şarkıyı umarsızca söyleyişini okuyoruz. Dünya umrunda değil. Okur umurunda değil. Bir hikaye anlatma derdinde değil. Aklına gelen ve sevdiği her kelimeyi fütursuzca sırf canı çektiği için yazabilmiş. Neden sonra tatilde yaşadıklarını anlatmaya başlıyor. Tatilde başa gelen can sıkıcı durumları esprili bir dille anlatıyor- sevilesi. Yalnız bu kadar Almanya- Belçika arası mekik dokurken Waffle'ın Belçika tatlısı olduğunu bilmemesi şaşırtıcıydı.
Bu kitabın en iyi ilk roman ödülü sahibi olmasının tek bir sebebi olabilir o da biçeminin özgünlüğü. Yoksa dişe dokunur bir şey vaat etmiyor okuruna. 1 günde okunabilecek çerezlik bir kitap.
Karton Cilt, 264 sayfa
2011 tarihinde, APRİL YAYINCILIK tarafından yayınlandı