Thomas Bernhard’ın “taşralılık-yurt çatışması”, “intihar”, “delilik” gibi karakteristik temalarını işlediği, erken dönem eserleri olarak görülebilecek Amras (1964) ve Watten (1969) başlıklı iki anlatısı bir arada. Amras’ta bir Innsbruck trajedisi konu alınıyor: “Tirol sarası”ndan mustarip annenin krizlerinden kaçışı sürekli kumarda arayan bir baba, ailenin bütün servetini kumarda kaybedince artık hayat dayanılmaz bir noktaya varıyor ve iki oğlu ile birlikte ailecek intihar etme kararı alıyorlar. İntihar girişiminden sonra hayatta kalabilen iki erkek kardeş –biri doğa bilimleri eğitimi almış Karl, öbürü müzik eğitimi almış, annesi gibi sara hastası olan Walter– dayıları tarafından kapatıldıkları yıkık dökük bir kulede toplumdan yalıtılmış bir hayat sürüyorlar. Biz ve ben kipi arasında salınan anlatı gotik bir dekorda yoğun, ritmik, şiirsel bir dilin kılavuzluğunda ortadan ikiye kesilmiş bir ikizlik sonatı besteliyor.Watten’deyse Güney Tirol’e özgü bir iskambil oyunu olan “watten” odağında bir anlatı kuruyor Thomas Bernhard. Yasadışı morfin kullanımı yüzünden muayenehanesi kapatılan bir doktor (ben-anlatıcı) ile kamyoncu arasında geçen diyalog bir tür watten oyununun dil aracılığıyla oynanan ve anlatıya dönüşen hali olarak aktarılıyor. Doktor, watten oynamanın bir kurtuluş olmadığını söylerken ülkenin, toplumun bireyi kurtaramadığı gerçeğinin de altını çiziyor: “Sizin de bildiğiniz gibi her şeyin büyük şenliklerle ahmaklığa teslim olduğu bizimki gibi bir ülkede uzun süre yaşayınca, kısa zaman sonra tercih hakkımız kalmaz. Beyin bu ülkede tamamen yersizdir, işsizdir.”
Thomas Bernhard’ın “taşralılık-yurt çatışması”, “intihar”, “delilik” gibi karakteristik temalarını işlediği, erken dönem eserleri olarak görülebilecek Amras (1964) ve Watten (1969) başlıklı iki anlatısı bir arada. Amras’ta bir Innsbruck trajedisi konu alınıyor: “Tirol sarası”ndan mustarip annenin krizlerinden kaçışı sürekli kumarda arayan bir baba, ailenin bütün servetini kumarda kaybedince artık hayat dayanılmaz bir noktaya varıyor ve iki oğlu ile birlikte ailecek intihar etme kararı alıyorlar. İntihar girişiminden sonra hayatta kalabilen iki erkek kardeş –biri doğa bilimleri eğitimi almış Karl, öbürü müzik eğitimi almış, annesi gibi sara hastası olan Walter– dayıları tarafından kapatıldıkları yıkık dökük bir kulede toplumdan yalıtılmış bir hayat sürüyorlar. Biz ve ben kipi arasında salınan anlatı gotik bir dekorda yoğun, ritmik, şiirsel bir dilin kılavuzluğunda ortadan ikiye kesilmiş bir ikizlik sonatı besteliyor.Watten’deyse Güney Tirol’e özgü bir iskambil oyunu olan “watten” odağında bir anlatı kuruyor Thomas Bernhard. Yasadışı morfin kullanımı yüzünden muayenehanesi kapatılan bir doktor (ben-anlatıcı) ile kamyoncu arasında geçen diyalog bir tür watten oyununun dil aracılığıyla oynanan ve anlatıya dönüşen hali olarak aktarılıyor. Doktor, watten oynamanın bir kurtuluş olmadığını söylerken ülkenin, toplumun bireyi kurtaramadığı gerçeğinin de altını çiziyor: “Sizin de bildiğiniz gibi her şeyin büyük şenliklerle ahmaklığa teslim olduğu bizimki gibi bir ülkede uzun süre yaşayı... tümünü göster
Karton Cilt, 116 sayfa
4Temmuz2013 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı