Angelika

Yorganın içinde sapsarı bir baş görmek alışık olmadığım bir durum. Sıcakça yanımda yatıyor. Saçları terlemiş, boynuna yapışmış biraz. Yüzünde hafif bir gülümseme var. Bir meleğin masumiyeti içinde derin bir uykuya dalmış. Bense uyuyamıyorum bir türlü.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayım derken tanıdım Angelikayı. Dokununca anladım içindeki doluluğu. İçinde çizilecek resimler, söylenecek şarkılar olduğunu, kuşları, kaplumbağaları, köpekleri, tırtılları, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayı sevdiğini anlamak için büyümüş bir kız olmama gerek yoktu. Bunda anlamayacak bir şey yok. Konuşmanın şart olmadığını, görmenin ve dokunmanın daha esaslı bir anlaşma yolu olarak aramızda uzanıp gideceğini hissedebiliyordum. Uyanır uyanmaz bana gülümseyeceğine, hemen evcilik oynamaya başlayabileceğimize adım gibi inanıvermiştim.
Bir toprakta yabancı olmak, kadın olmak, yaşamak, yazmak. Ramazanoğlunun kadınlık, yabancılık, ötekilik, dışarıda olma hallerini öykülediği satırlar birçok insanlık durumunu gözler önüne seriyor. Şu dünyada hangimizin yabancı, hangimizin yerli olabileceğini, dahası bu adlandırmaların sahiciliğini, imkânını tartışıyor Angelikanın, Alissanın, Mukadderin, Hükümün ve diğerlerinin hikayelerinde.

Yorganın içinde sapsarı bir baş görmek alışık olmadığım bir durum. Sıcakça yanımda yatıyor. Saçları terlemiş, boynuna yapışmış biraz. Yüzünde hafif bir gülümseme var. Bir meleğin masumiyeti içinde derin bir uykuya dalmış. Bense uyuyamıyorum bir türlü.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayım derken tanıdım Angelikayı. Dokununca anladım içindeki doluluğu. İçinde çizilecek resimler, söylenecek şarkılar olduğunu, kuşları, kaplumbağaları, köpekleri, tırtılları, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayı sevdiğini anlamak için büyümüş bir kız olmama gerek yoktu. Bunda anlamayacak bir şey yok. Konuşmanın şart olmadığını, görmenin ve dokunmanın daha esaslı bir anlaşma yolu olarak aramızda uzanıp gideceğini hissedebiliyordum. Uyanır uyanmaz bana gülümseyeceğine, hemen evcilik oynamaya başlayabileceğimize adım gibi inanıvermiştim.
Bir toprakta yabancı olmak, kadın olmak, yaşamak, yazmak. Ramazanoğlunun kadınlık, yabancılık, ötekilik, dışarıda olma hallerini öykülediği satırlar birçok insanlık durumunu gözler önüne seriyor. Şu dünyada hangimizin yabancı, hangimizin yerli olabileceğini, dahası bu adlandırmaların sahiciliğini, imkânını tartışıyor Angelikanın, Alissanın, Mukadderin, Hükümün ve diğerlerinin hikayelerinde.


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

http://asudedalgakiran.blogspot.com/

ANGELİKA

Hüneri samimiyet olan eser. Samimiyetinden ötürü kimi zaman; mesela en sevdiğim ‘‘ Hüküm’’ hikâyesinde Oğuz Atay gibi usta bir kalemin yazdığı ‘’Korkuyu Beklerken’’ hikâyesi kadar etkiledi beni. Etkilenmek nedir edebiyatı etkilenmekle açıklayabilir miyiz Oğuz Atay ile bu açıdan bir kıyas yapmak doğru mudur bu konular çok su götürür şimdilik sırası değil girmeyeceğim bu mevzulara.

Lakin Angelika vakit kaybı değil okunmalı özellikle yazma çabası verenler tarafından. Yazan bireyin psikolojisini çok iyi yansıtan cümleler hikâyeler yer alıyor. Mesela son hikâyesi ‘Sinemacı Kadınlar’ da yazmak üzerine hayata dair ve Virginia Woolf’ un evin meleğini öldürmek üzerine keyifli bir tartışma yapılıyor.

Bu hikayeden bir kaç alıntı: ‘‘ Ailenin ve toplumun para tutkusuyla çevrelendiği şimdiki zamanda, bir kadının yazma teşebbüsü eğer ciddi bir gelir sağlamıyorsa, büyük bir hak ihlalidir en modern çevrelerde bile.’’(sf:148) ‘‘ … Tevekkülle gündelik rutinim içinde devinip dururken günün birinde vaktin geldiğini bildiren bir zil çalacak ve ben birden yazmaya mı başlayacağım? Kaç yaşında olacağım mesela o zaman? ’’ (sf: 153) ‘’Bu güzel geceyi yazı uğruna öldürerek. İlk cinayet. ‘’ (sf: 157)

Evet ne demiştik samimiyet hüneri. Bunu neden söylediğim kitabı okuyunca daha iyi anlaşılacak bir mesele ama şu röportajın da bu konuda katkısı olur. http://yenisafak.com.tr/KulturSanat/?i=245462 Yazar kendine ait olanı anlatmış elbette kurguları var ama genelde yaşanılandan yola çıkmış hatta hayalin payı daha az diyebiliriz hikâyelerinde. Yani samimiyetinden ötürü etkileyiciliği artmış. ‘‘ Hüküm’’ hikâyesinin ana kahramanı Hüküm’ ün gerçek hayatta da var olduğunu yazar demese dahi anlıyoruz. Elbette olmayandan yola çıkıp yazabilmek de büyük hüner ama iç âlemini ifşa ederek yazmak da bana göre zor bir mesele. Oysaki kimi yazarlar kaçamak cevaplar verirle; hikâyenizdeki bu kişi siz misiniz denildiğinde bir kahramanına soru sorulduğunda. Yıldız Ramazanoğlu ise kaçmamış sorulardan Hüküm’ ün gerçek olduğunu Angelika’nın çocukluk kardeşi olduğunu dile getiriyor.
Hikâyelerden bazı alıntılar yapmak istiyorum hem kendim için hem de okumak isteyenler için.
‘’ Günlerdir pilav pişiren bir kadının tam otuzuna bastığı ayda, yazma uğruna yola çıktığını biraz önce bir Japon’un berrak ve kederli göğünü çalmış olarak gelip çaprazındaki masaya oturduğunu bilemezdi tabii.’’ ( sf: 19 )
‘‘ Hakiki şeyler uydurmak istiyorum.’’ (sf: 18) *
‘‘Geldiğim ülkede sokaklarda böyle huhuhuhu diyerek haykırarak koşamam ben, hayatta olmaz. Burada utanma duygumu hızla yitirdim. Sadece resmini çekemediğim çocuklardan utanıyorum. ’’ (sf:111)
‘‘ Sonra balon tabancası ve saç tokasıyla kanatlanıp uçmalar. Gözleri parlarken bile bir yandan sönüyordu ne tuhaf. ’’ (sf: 116 )
‘‘ Yoksulluğun haddi aştığı bu diyarda şaşkınlık içindeydik; isyansız, nefretsiz, yatışmış yüzlerle iyice sersemlemiş haldeydik. ’’ (sf:117)
‘‘ Zihinler berrak değil, iyi ki değil, berrak zihinlerden edebiyat ve sanat çıkmaz. ‘’ sf: 163


Baskı Bilgileri

166 sayfa
2010 tarihinde, TİMAŞ tarafından yayınlandı


ISBN
978-605-114-166-4
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

lalalandd
1 kişi

Okumuşlar

Asude Dalgakıran incitanesi beullll GüLBeŞeKeR esrab
7 kişi

Okumak İsteyenler

zeze sbryc
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski