Sanki bütün bunları kendine söylüyor, kendinle konuşuyor gibiydi. Doğruldu, semenderini su bardağının içinden usulca alıp göğsüne yerleştirdi. Semenderin kulağına yavaşça, Sakin ol bebeğim, sakin ol! Yok, bir şey! dedikten sonra üstünü giyindi. Sonra o da bir sigara yaktı, sonra da bakışlarını gece lambasının gölgelere boğduşu odasının tavanında bir noktaya dikerek konuşmaya devam etti: Biliyor musun, fotokopiyle çoğaltılmış gibisiniz. Bana benzer şeyleri söyleyip sonra da benimle sevişmek isteyen ama göğsümdeki semenderi görünce hemen hemen aynı tepkileri gösteren o kadar çok erkek oldu ki artık her şeyden ve herkesten umudumu kestim...
Sanki bütün bunları kendine söylüyor, kendinle konuşuyor gibiydi. Doğruldu, semenderini su bardağının içinden usulca alıp göğsüne yerleştirdi. Semenderin kulağına yavaşça, Sakin ol bebeğim, sakin ol! Yok, bir şey! dedikten sonra üstünü giyindi. Sonra o da bir sigara yaktı, sonra da bakışlarını gece lambasının gölgelere boğduşu odasının tavanında bir noktaya dikerek konuşmaya devam etti: Biliyor musun, fotokopiyle çoğaltılmış gibisiniz. Bana benzer şeyleri söyleyip sonra da benimle sevişmek isteyen ama göğsümdeki semenderi görünce hemen hemen aynı tepkileri gösteren o kadar çok erkek oldu ki artık her şeyden ve herkesten umudumu kestim...
Çok bunaltıcı ve sıkıcı bulduğum ender kitaplardan birisi.
çok sıkıcı. masadaki bardağı anlatmaya dünyanın yaradılışından başlıyor.