Sylvia Plath, İngiliz ve Amerikan şiirinin cadı tanrıçası. Lanetli gizdökümcü şair. Yaşantılarını ve dilini kendine karşı şiddete dönüştüren şiir kuyumcusu. Kendine kıyma tutkusunu bu kuyumculuk içinde otuz yaşında gaz soğurarak noktalayan ve geride kalanlara zehir zemberek yapıtlarını armağan bırakmış güzel kadın, anne, sevgili. Sırça fanusu içinde onu bunaltan bütün kimliklerinden, toplumsal rollerinden, sıfat ve eğretilemelerden kurtulmaya çalışırken kendisi bir eğretilemeye dönüşen ve okuyucuyu da içine çekecek bir karabasan. Lowellin dediği gibi, bu şiirleri yazmak da okumak da içinde altı kurşun olan bir silahla rus ruleti oynamaktan farksız. Tüyler ürpertici, dehşet verici bir estetik.
Sylvia Plath, İngiliz ve Amerikan şiirinin cadı tanrıçası. Lanetli gizdökümcü şair. Yaşantılarını ve dilini kendine karşı şiddete dönüştüren şiir kuyumcusu. Kendine kıyma tutkusunu bu kuyumculuk içinde otuz yaşında gaz soğurarak noktalayan ve geride kalanlara zehir zemberek yapıtlarını armağan bırakmış güzel kadın, anne, sevgili. Sırça fanusu içinde onu bunaltan bütün kimliklerinden, toplumsal rollerinden, sıfat ve eğretilemelerden kurtulmaya çalışırken kendisi bir eğretilemeye dönüşen ve okuyucuyu da içine çekecek bir karabasan. Lowellin dediği gibi, bu şiirleri yazmak da okumak da içinde altı kurşun olan bir silahla rus ruleti oynamaktan farksız. Tüyler ürpertici, dehşet verici bir estetik.
131 sayfa