İsmim ve yüzüm ben değilim. Binlerce isme girerim.
Ben onların deyimiyle kibar hırsız, benim tanıklığımla Arsen Lüpen, gördüğünüz her yerdeyim.
Planlı hareket ederim ve birden fazla olasılığı göz önüne alırım. Asla tahminlerde bulunmam, işimi şansa bırakmam.
Her zaman çalacak, kıracak ya da aldatacak değilim ya, vakit buldukça kurtarıcı cin rolünü de üstlenirim. Kimi zaman insanları sırlardan korumak gerekir. Ben doğru kararları veririm. Cesurum çünkü kendimi hepinizden daha az önemsiyorum.
Hayat bazen çözülemeyecek kadar karmaşık görünür. Yeterince dikkatli bakmazsam, burnumun ucu bile yabancı gelir. Yüzümden korkmaya başlarım. Sürekli farklılaşan ve milyonlarca isim taktığım bu yüz bir karabasanın parçası olur. Tanımamak için değil, kaçtığım kimliğimle karşılaşmamak için değişirim durmadan. Bir an kendim için yaptıklarımın amaçsızlığı karşısında yenik düşerim. Canavarlaşan bedenimdeki çocuksu samimiyeti arar gözlerim.
Öyle bir hırsız düşünün ki işini hayranlık uyandıracak derecede ustalıkla yapıyor, şartlar ne olursa olsun neşesini kaybetmiyor, istemediği hiçbir şeyi yapmıyor, elinden geldiğince silah kullanmıyor ve kılıktan kılığa giriyor. Yoksullara dokunmuyor ama sonradan görme, cimri zenginlerle uğraşmaya bayılıyor. Onun için hayat bitmek bilmez bir hazine ve bütün kadınlar güzel...
Kendisi herhangi biri olabilir: Şoför, tenor, kitapçı, iyi aile çocuğu, delikanlı, yaşlı, Marseillesli gezgin bir tüccar, Rus hekim, İspanyol matador...
Maurice Leblancın bir asırdan fazla bir zaman önce hayat verdiği Arsen Lüpen elinizdeki kitapta yer alan dokuz öyküde doğuyor, arada hatalar yapsa da bunlardan dersler çıkarıyor ve kendisini sonunda hırsızların pirine dönüştürecek bir çıraklık evresi geçiriyor.
Kibar ve küstah hırsızımızın maceraları bir transatlantikte başlıyor ve sonrasında kendinizi kimi zaman onunla birlikte bir hapishanede, kimi zaman tarihi bir kalede, bazen de çocukluk günlerini geçirdiği ufacık bir odada buluyorsunuz.
Bu öykülerde Lüpenin zekâsına ve alaycı tavırlarına hayranlık duyarken ezeli düşmanı Ganimardla ve ünlü dedektif Herlock Sholmesle de tanışacaksınız.
İsmim ve yüzüm ben değilim. Binlerce isme girerim.
Ben onların deyimiyle kibar hırsız, benim tanıklığımla Arsen Lüpen, gördüğünüz her yerdeyim.
Planlı hareket ederim ve birden fazla olasılığı göz önüne alırım. Asla tahminlerde bulunmam, işimi şansa bırakmam.
Her zaman çalacak, kıracak ya da aldatacak değilim ya, vakit buldukça kurtarıcı cin rolünü de üstlenirim. Kimi zaman insanları sırlardan korumak gerekir. Ben doğru kararları veririm. Cesurum çünkü kendimi hepinizden daha az önemsiyorum.
Hayat bazen çözülemeyecek kadar karmaşık görünür. Yeterince dikkatli bakmazsam, burnumun ucu bile yabancı gelir. Yüzümden korkmaya başlarım. Sürekli farklılaşan ve milyonlarca isim taktığım bu yüz bir karabasanın parçası olur. Tanımamak için değil, kaçtığım kimliğimle karşılaşmamak için değişirim durmadan. Bir an kendim için yaptıklarımın amaçsızlığı karşısında yenik düşerim. Canavarlaşan bedenimdeki çocuksu samimiyeti arar gözlerim.
Öyle bir hırsız düşünün ki işini hayranlık uyandıracak derecede ustalıkla yapıyor, şartlar ne olursa olsun neşesini kaybetmiyor, istemediği hiçbir şeyi yapmıyor, elinden geldiğince silah kullanmıyor ve kılıktan kılığa giriyor. Yoksullara dokunmuyor ama sonradan görme, cimri zenginlerle uğraşmaya bayılıyor. Onun için hayat bitmek bilmez bir hazine ve bütün kadınlar güzel...
Kendisi herhangi biri olabilir: Şoför, tenor, kitapçı, iyi aile çocuğu, delikanlı, yaşlı, Marseillesli gezgin bir tüccar, Rus hekim, İspanyol matador...
Maurice Leblanc... tümünü göster
316 sayfa
Haziran2013 tarihinde